Hazar’da Yapay Zeka

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

 

Öğr. gör. Merve Ayyüce Kızrak

26 Ocak 2019

Hazar’da yapay zekâ üzerine tarihsel gelişimi, teknik yetenekleri ve sosyal etkileri açıdan değerlendirmelerin yapıldığı bir Cumartesi etkinliği gerçekleştirildi.

Yapay zekâ alanında çalışabilmek ve konuşa bilmek için ilk önce doğuşu ve yetenekleri hakkında temel seviye bir teknik bilginin aktarılması gerekmektedir. 20. yüzyılda ‘bilgi’ en değerli şeydir. 1950’li yıllarda Alan Mathison Turing ve John McCarthy, ‘yapay zekâ’ kavramını ilk ortaya atan ve bu alanın temellerini oluşturan iki önemli bilim insanıdır. Alan Turing ile birlikte bilgi kuramı üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Claude Elwood Shannon, II. Dünya savaşı sırasında şifreleme/çözme ve temel örneksel bilgisayarların gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. İlk yapay zekâ laboratuvarı 1959 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (Massachusetts Institute of Technology-MIT)

Marvin Lee Mainsky tarafından kurulmuştur. Bilişsel ruhbilimci Allen Newell ise Herbert Alexander Simon ile ‘Logic Theory Machines’ ve ‘General Problem Solver’ eserleriyle Turing ödülünü almış ve yapay zekâ alanına önemli katkılar sağlamış isimler arasındaki yerini almıştır.

Yapay zekâ nedir, teknik tanımını bilmek yeteneklerini anlamak ve geliştirmek açısından önemlidir.

Yapay zekâ, dar zekâ ve yapay genel zekâ olarak ikiye ayrılmaktadır.

Yapay genel zekâ; biyolojik olarak insan sinir sisteminden esinlenerek matematiksel olarak tasarlanan görsel algılama, konuşma ve ses tanıma, hareket, muhasebe ve muhakeme yeteneğine sahip, kendi kendine öğrenme işlemlerini sürdürebilen yazılımsal ve donanımsal sistemler bütünüdür.

Yapay dar zekâ ise belirli bir problemin çözümü için geliştirilen ve veriden öğrenen dar kapsamlı yapay zekâ sistemleridir.

Derin öğrenme ve makine öğrenmesi arasındaki ilişki ve farklardan söz edilmesi ve beyin bilim ile yapay öğrenme arasındaki önemli ilişki hakkında anlatım ve fikir alışverişi sağlandı. Bununla birlikte gen ve biyolojik veriler ile yapay öğrenme modelleri kullanılarak nasıl çalışmalar yapılabileceği hakkında tartışıldı ve örnek çalışmalara yer verildi.

Yapay zekâ alanında geçmişten bugüne ve geleceğe uzanan çalışmalara yer verilirken Türkiye’de neler yapıldığı ve nelerin yapılması gerektiği üzerine duruldu. Özellikle bir Yapay Zekâ Enstitüsüne ihtiyaç olduğu bu kapsamda birçok proje ve farklı disiplinlerin bir araya gelerek doğru problemlerin belirlenmesi ve bunlara efektif çözümler bulunmasına olanak sağlanabileceğine değinildi.

Yapay zekanın tehdit olabileceği alanlar üzerine tartışıldı özellikle internet üzerinde bıraktığımız veriler ile toplumların genel psikolojik, sosyolojik ve ekonomik hatta biyolojik özelliklerinin nasıl tespit edilebileceği hakkında fikir alışverişi gerçekleştirildi.

Türkiye’de yapay zekâ alanında çalışmaların hız kazanmasına, nicelik ve niteliğinin artmasına destek sağlamak için kurulan Türkiye’nin en büyük kâr amacı gütmeyen yapay zekâ topluluğu Deep Learning Türkiye’nin gerçekleştirdiği çalışmalara yer verildi. Bilgi ve kaynağa ulaşmak konusunda ülkemiz genelinde eşitliği ve birleştiriciliği sağlamanın bir diğer önemli görev olduğunun bilincinde olan bu toplulukta; öğrenciler için mentörlük programlarından, çevrimiçi proje laboratuvarlına, Türkçe açık kaynak oluşturulmasından, proje yarışmalarına katılımlara, akademik çalışmalardan, ürün geliştirme çalışmalarına varan ve yapay zekâ konusunun hukuk, sosyal ve etik anlamda da değerlendirilmesi üzerine ortak çalışmalar gerçekleştiriliyor.

Merve Ayyüce Kızrak; Elektronik ve Haberleşme Müh. Haliç Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Yıldız Teknik Üniversitesi Doktora, Deep Learning Türkiye Eş Kurucusu

http://www.ayyucekizrak.com/ https://deeplearningturkiye.com/

Önceki Yazı

Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi

Sonraki Yazı

Merve Ayyüce Kızrak

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir