Bosna Paneli

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Bu panelin konuşmacıları Dr. Süleyman GÜNDÜZ ve Mimar-Sanatçı Mübera İSANOVİÇ’tir.

Panel Başkanı Ayla KERİMOĞLU:

21. yy’a girerken dünya insanının kayıtsızlıkla seyrettiği Bosna’da yaşanan vahşeti ve Bosna sorununu dile getirmek istedik. Bugüne kadar çeşitli programlar ve yardım kampanyalarıyla sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışmıştık. Ancak bu ne kadar yeterliydi ve oradaki acıyı  ne kadar dindirebilmişti?

Bosna’da ki kadının trajedisi, tecavüz olaylarıyla etkisini bir kat daha arttırdı. Şimdi bir barış var. Fakat insanlara ne derece özgürlük tanıyacağı şüpheli. Bugün savaşta kadın olmayı anlatmak üzere Bosna’lı Müberra İsanoviç aramızdalar. Kendileri mimar ve ressam. 44 ay boyunca kuşatma altında kalmışlar ve bu süreçte yaşadıklarını anlatacaklar. Yalnız daha önce defalarca Bosna’ya gitmiş ve kendini Bosna’lı addeden Süleyman Gündüz‘e sözü vermek istiyorum.

Dr. Süleyman GÜNDÜZ:

Ben geçen hafta Bosna ‘daydım. Gördüğüm o ki şimdi Bosna’ya kim sahip çıkıyorsa Bosna onundur.  Savaş anında Müslümanlar müthiş bir dayanışma sergilediler. Fakat bugün Bosna aç. Ciddi anlamda sefalet var. Her gün Bosna televizyonlarında halk bazı ülkelerin yardım edeceğini, bazı ülkelerden ticari heyetlerin geleceğini görüyorlar ve büyük bir beklenti içine giriyorlar. Daha sonra ellerini ceplerine attıklarında ise gerçekle karşı karşıya kalıyorlar ve hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Bosna’da yedeklerle birlikte 300 bin asker var. Bu sayı 60 bine indirilmek isteniyor, fakat on beş günde bir yapılan erzak yardımından dolayıdır ki, aç kalmak korkusuyla hiç bir asker terhis olmak istemiyor.

İşte böylesi bir Bosna var karşımızda ve şimdi yardım etmenin tam zamanı. Bosna’da 95 Ekim’inden itibaren ateşkes hakim, ama ben Dayton barışıyla başlayan sürece dünyanın en pahalı ateşkesi diyorum. Çünkü bu ateşkese rağmen halk, Sırplar’ın yahut Hırvatlar’ın engellemesinden ötürü yaşadığı yerlere geçemiyor. Eğer Müslümanlar Bosna’da kendi yaşadıkları yerlere geri dönemezlerse katliamları, tecavüzleri resmen onaylamış olurlar. Aliya İzzetbegoviç, 14 Eylül’de yapılacak seçimin, ancak savaş suçlularını Lahey Yüksek Adalet Divanı’na teslim edilmeleriyle gerçekleşebileceğine aksi takdirde geçmiş yönetimin meşruiyetinin söz konusu olacağını söyledi.

Bütün bu parçalanmışlığına rağmen  Bosna’nın siyasal önderliğinin önünde Dayton anlaşmasının birinci maddesi bir koz olarak bulunmaktadır; “Bosna-Hersek üniter bir devlettir, kim bunu ihlal ederse ona karşı bir askeri müdahale düşünülebilir.”

Mübera İSANOVİÇ: Benim hikayem  1986’da başlıyor. İşten eve dönerken caddelerde gördüğüm ölmüş kuşları evime götürüp resimlerini çiziyordum. Daha sonraki yıllarda karamsarlığımın neticesi olan simsiyah kocaman bir böcek çizdim. Negatif enerjisiyle bizi etkilediğine inandığım bu böcek beynimi, aklımı, her şeyimi öldürüyordu. Daima haykırmak ve caddelerde dolaşan insanlara “sizde aynı şeyi hissediyor musunuz?” diye sormak istiyordum.

Savaş zamanı beş buçuk ay bir bodrumda 35 kişi ile birlikte yaşadım. Nasıl bir şeydir düşünebiliyor musunuz? Su, elektrik, mum, para vs. hiçbir şey yokken haberleri izleyemiyorken sadece bomba sesleri arasında yaşamak… Hayatta kalabilmeleri için ailelerimize ne yedirebiliriz diye düşünüyorduk. Etin, sütün, yumurtanın ne olduğunu unutmuştuk. Buna rağmen bambaşka bir şey oluyordu. İnsanlar evlerini boyuyorlar, Saray Bosnalı hanımlar gündüzleri nehre inerek çamaşırlarını yıkıyorlar, geceleri bahçeleri ile uğraşıyorlardı. Büyük bir gayretle sanki hiçbir şey olmamış gibi hayata devam ediyorlardı.  Bu savaşta kadınlar bir yandan savaşırken bir yandan da ailelerini muhafaza etmeye çalışıyorlar aynı zamanda da güzel bir dayanışma örneği sergiliyorlardı.
Savaş bittikten sonra “Bu zaferde senin payın nedir?” diye sorulduğunda anlatacak bir şeylerim olmalı diye düşündüm ve o dönemlerde mum ışığında pul tasarımları çizdim. Allah’ın isimleri yazılı olan bu resimleri soğuk, karlı bir günde büyük bir salonda sergiledim. Bana salonu nasıl ısıttığımı soruyorlardı. Allah’ın kelamı olan o resimler yoğun  bir enerjiye dönüşüyor ve bizi ısıtıyordu.
Savaşa rağmen iki pulla bir resim yarışmasına katıldım ve birinci seçildim. İçinde “Sübhanallah” yazılı olan pulda, külden doğan “Hüdhüd” kuşunu konu olarak aldım. Ve o pulda Bosna’nın külden doğuşunu anlatmak istedim. Diğeri ise “tekbir” isimli puldur ki orada çizilen ışık şehidin ışığıydı.
Sırplar bir savaş stratejisi olarak aile mefhumumuzu yıkmak istediler ve 50 binden fazla kadına tecavüz ettiler. Böylece kadınları eşlerinin yüzüne bakamayacak hale getirdiler. Bu tecavüzler sonucu meydana gelen çocuklar ayrı bir problem oluşturdu. Kimi kadınlar bunlar bizim çocuklarımız derken kimide onları devlete teslim etti. Ancak çok büyük bir psikolojik baskı altında kalan Bosnalı kadın bugün hala ayaktadır.

Savaşta kadın sadece mimar değil her şeydir. Eliftir. Elif insandır. Elif saygınlıktır, dostluktur.

Savaşta kadın lamdır. Lam insandır, mucizenin silahıdır, güç ve hatıralardır.

Bosna’nın direnişi bir mucizedir.

Kadın savaşta kadındır, Eliftir, Lamdır, saygınlıktır, dostluktur, silahtır.

                                  KADIN ELİFTİR, KADIN LAMDIR, KADIN BOSNA’DIR.

Önceki Yazı

Aydınlar Bosna’da

Sonraki Yazı

Mukayeseli Dinler Tarihi

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir