Bağımlılığa Sessiz Kalma!

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Bağımlılığa Sessiz Kalma Çalıştayına Katıldık

24 Ekim 2014

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Avrupa Birliği Gençlik Politikaları Kapsamında, uyuşturucu ile mücadelede gençlerin bilinçlendirilmesi ve bu sorunun çözümünde ele alınması  gereken önlemler hakkında düzenlenmiş olan çalıştaya derneğimiz de konunun ciddiyetini farkında olan ve bu konuyla ilgili proje üreten bir STK olarak katıldı.

Topkapı Eresin Otelde yapılan Çalıştay tüm gün sürdü. Sırasıyla birbirinden değerli panelistlerin söz aldığı oturumda daha sonra madde bağımlılığı ile mücadelede ortak bir slogan çalışması yapıldı. En iyi sloganın seçilmesinin ardından, çalıştay alt başlıklarına geçildi. Derneğimiz olarak; “ Madde bağımlılığı ile mücadelede Farkındalık çalışmaları ve projeler” aynı zamanda “ STK’ların/ Üniversitelerin Madde bağımlılığı ile mücadelede rolü ne olmalıdır?” alt başlıklı iki çalıştaya katılıp derneğimizi, projelerimizi anlattık ve çözüm önerileri sunduk.

 Çalıştay Raporu 

 

Panelistlerden biri olan; İstanbul İl Emniyet Müd. Madde Bağımlılığı Önleme Birim Sorumlusu ve aynı zamanda Yeşilay Bilim Kurulu üyesi olan Uğur Evcin konuya ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştı:
Bonzai sentetik uyuşturucusunun AB raporlarında 105 farklı çeşidinin olduğu,ülkemizde gençler arasındaki kullanımda % 300 artış olduğu, beyin hastalığına yol açan bu maddenin sadece cezai müeyyidelerin arttırılarak ve sorumluluğun güvenlik güçlerine bırakılarak çözülemeyeceği gerçeğinin altını çizdi. Ayrıca kullanıcıların % 70’inin “yeterli bilgim olsaydı madde kullanmazdım” ve % 60’nın bağımlı olmadıklarını düşünüp, bu yüzden tedaviye yönelmedikleri istatistiğini paylaştı. Evcin’in en çarpıcı açıklaması; madde kullananların % 97’sinin sigara kullanımından maddeye geçmiş olduğu bilgisi ve sigaranın tüyler ürperten zararlarından birisini gözler önüne sermesiydi. Bağımlılığın çoklu bir problem olduğunun altını çizen Evcin, bio psiko sosyal bir varlık olan insanın her alanda etkilendiğinin, zarar gördüğünü ifade etti. Madde kullananların % 64’ünün stres yönetim bozukluğundan dolayı maddeye başladığı, ülkede toplumsal bir mücadele yürütülürse madde kullanımının azalacağı vurgulandı. 5 Risk Faktörünün gençlerin bu tuzağa düşmesine neden olduğu, bu risk faktörlerinin kaldırılarak sorunun çözümüne katkıda bulunulabileceği anlatıldı. Bireysel, aile, akran baskısı, okul ve çevre konularında yapılacak iyileştirmelerle sorunun azaltılabileceği gerçeği vurgulandı. Gençlere yaşam becerisi, “HAYIR” deme becerisi öğretilerek, aile desteği arttırılarak, akran baskısı azaltılarak, okula bağlılık arttırılıp, gençlere temiz bir çevre sunulup bu risk faktörleri bertaraf edilebilir. Evcin’in konuşmasındaki son çarpıcı analiz; bağımlılığı önlemeye 1 dolar, tedaviye ise 10 dolar harcama yapılması gerektiğiydi.
Uğur Evcin “ İzlanda” örneğini vererek konuşmasını tamamladı. 2000’li yılların başında “madde kullanan ülkeler” sıralamasında 1. sırada olan İzlanda STK ve üniversitelerin işbirliğiyle bu sorunu aşıp son sıralara gelmiş. Anketler yaparak gençlerin ne istediğini araştırmış. Onlara minimum ücretle yıllık müze kartlar dağıtmış, sanatsal, sportif kurslar açarak gençlerin faaliyette bulunmalarına olanak sağlamış.

Diğer bir panelist olan İstanbul AMATEM’den Dr. Yeşim Can ilk olarak bağımlılığın tarifini yaparak aşağıdaki açıklamalarla konuya Tıp açısından yaklaştı:
“ Bağımlılık; Kişinin beden, ruh, aile, sosyal uyumunu bozacak şekilde sık sık madde alması ve bunu durduramama halidir. Psikoaktif maddeler aynı zamanda tıp biliminde de hastalıkların tedavisinde kullanılan maddelerdir. Bunlar tıp uzmanlarının dışındaki insanların ellerinde zehre dönüşebilir. Maddeyle karşılaşan insan çoğunlukla bağımlı olur. Aileden yeterli duygusal desteği göremeyen ergenler “RİSK” altındadır ve çevrenin sunduğu dünyada madde kullanmaya hazırdır. Madde beyin üzerinde etki yaparak düşünme, bilme, davranış koordinasyon ve algı bozukluğuna sebep olur. Gençler neden madde kullanıyor? Merak, deneme, arkadaş baskısı, tıbbi nedenler, rahatlama, stres, eğlenmek ve psikolojik sorunlarla başa çıkamamak madde kullanımının başlıca nedenleri arasındadır. Uzun süreli kullanımda artık kişi kendi karar veremez. Beyin hücreleri etkilenmiştir ve kişinin karar verebilme yetisi ortadan kalkmıştır. Bağımlılık; “ Aşerme, Tolerans ve Yoksunluk” olmak üzere 3 aşamadan oluşur. Aşerme aşamasında sürekli maddeye karşı istek vardır. 2. Aşamada; ilk aldığı etkiyi alamayan madde kullanıcısı birey dozu arttırmak suretiyle ilk hazza ulaşmaya çalışır ve sürekli dozu arttırır. Son aşama; titremelerin, krampların, duygusal problemlerin, algı bozukluklarının ve nöbetlerin başladığı ve tedavi edilmediği takdirde ÖLÜM le sonuçlanabilen trajik bir sondur.
“Sentetik Kannabinoid” diye adlandırdığımız Bonzai, Jamaika gibi sentetik maddeler labaratuvar ortamında hazırlanmaktadır. İnternetteki bilgi alışverişi, ulaşılması kolay ve ucuz olup, bağımlılık yapan bu maddeyi gençler arasında popüler yapmıştır. İlk saptanması internette forumlarda, sohbet odalarında olmuştur. Avrupa’da 2008’de saptanmış ve yasaklanmıştır. Türkiye’ye 2009 da haber verilmiştir. Ülkemizde “bitki, gübre” adı altında şaşırtmacayla satışı yapılmıştır.

Daha sonra söz alan Zeytinburnu Rehabilitasyon Araştırma Merkezi Müdürü ( RAM) Volkan Kumaş sözlerine M.Ö 3000 yıllarında Sümer tabletlerindeki bir yazıyla başlamıştır:
“ Ne olacak bu gençlik böyle, ne kadar da asiler, bize benzemiyorlar.”
Konuşmasına, bireyin hayata X konumunda başlayıp, onun içini doldurması ve yaşanılan her şeye anlam yüklemesi gerektiğini söyleyerek devam etmiştir. Hedef kitle öğrencilerdir ve MEB’ in elinin altındadırlar. Zeytinburnu’nda 8 ayrı okulda, 1 yıl süreyle, 504 öğrenci ve 65 öğretmeni kapsayacak şekilde bir proje başlatıldığını anlatan Kumaş; ilçelerinde madde kullanımının çok yaygın olduğundan bahsederek eğitim ve önleyici tedbirlerle bu sorunun üstesinden gelmeye çalıştıklarını ifade etmiştir.

Daha sonra sırasıyla söz alan Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Güllüçayır, K.Çekmece RAM Müdürü Yasin Şahin ve Rehberlik ve Danışmanlık Öğretmeni Adem Ateş kendi ilçe sınırları içerisinde başlatmış oldukları projenin detaylarını anlattılar:

Multidisipliner yaklaşımın önemini vurgulayan Güllüçayır, ilçelerinin Türkiye’nin küçük bir kopyası olduğunu, 7 ayrı bölgemizden göç aldığını, ülkede ne sorun yaşanıyorsa birebir K.Çekmece’de yaşandığını ve idareciler olarak sorumluluklarının bilincinde olup çalışmalarını özverili bir şekilde devam ettirdiklerinin altını çizmiştir. Güllüçayır; ‘vatandaş bize ‘Çözüm Sensin’ diyerek geliyor. Biz de ilçemizde sorunlara yaklaşırken çözümün bizde olması gerektiği düsturuyla hareket ediyoruz. Biz ekip olarak sosyal belediyeciliğe inanıyoruz. Bize problemi ile gelen vatandaşa duyarsız kalırsak bu makamda olmamamız gerekir.
”Madde Bağımlılığı ile Mücadele ve Önleme” projemiz sürdürdüğümüz projeler arasında  benim için en kıymetli projedir. Madde bağımlılığında önleme çalışmalarının maliyeti tedavi etmekten daha azdır. Dolayısıyla biz bu çalışmalara ağırlık verip, bağımlılığın getirdiği maddi ve manevi yükü azaltamaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki yaşadığımız yerde bir sorun varsa bu soruna duyarsız kaldığımız zaman, çözümü aramadığımız zaman sorunla ilgili bir olumsuzluk mutlaka gelip kapımıza dayanır.
Bu millet vatanı için canını vermekten çekinmeyen bir millet iken şimdi gençlerimiz ‘’Bonzai’’ için ölüyor. Ülkemizin geleceği için uluslarası odakların bu tür projelerine bir dakika dememiz lazım.Bu mücadele kapsamında gençlerimizde sahip olduğumuz değerlerin farkındalığını oluşturup,manevi değerlerini yeniden kazandırarak,yaşadığı toplumu hayatı sevgiyle algılayıp sevgiyle davranmayı yani sevmeyi alıştırmaya çalışacağız.Çocuklarımıza birer birey olarak özgüven içinde kendine ve topluma zarar verecek nitelikteki her türlü alışkanlığa ve teklife hayır demeyi öğreteceğiz.

“ Temiz Okul- Temiz Toplum- Çözüm Sensin” projesini yöneten RAM Müdürü Şahin ise; problemin çoklu boyutu olduğunu, koordinasyonla çözülebileceğini, madde problemi yaşayan bireyin, aynı zamanda çözümün kaynağı olduğunu ifade etmiştir. Amaçlarının 150.000 öğrenciyi bilinçlendirmek, akran baskısını akran eğitimine dönüştürmek olduğunu ve pilot seçilen 5 ortaokulda ve 5 lisede gençlerin madde bağımlılığına karşı duyarlı hale gelmesi için çalışılacağını belitmiştir.

Son olarak Adem Ateş, gençlerimizin en büyük zenginliğimiz olduğunun, nasihat vermekten uzaklaşıp gençlere yaklaşmamız gerektiğinin, yaşam becerilerinin arttırılmasına katkıda bulunup, iletişim eğitimleriyle gençleri donatıp, gençlere “HAYIR” diyebilmeyi öğretmemiz gerektiğinin altını çizmiştir.

Çalıştay bildirilerinin sunulmasıyla program sona ermiştir.

Hazırlayan:
Fatma Bal-Emir Sultan Baryaman

 

Önceki Yazı

Hatay Kırıkhan’da Suriyeli Sığınmacıları Ziyaret

Sonraki Yazı

Kadın-Aile ve Bağımlılık

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir