TBMM Aile Bütünlüğünü Koruma Toplantısı
18 Şubat 2016
Aile Bütünlüğünün Korunması Meclis Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen “Aile Bütünlüğününün Korunması” konulu toplantıya Dernek Başkanımız Ayla Kerimoğlu katıldı.
Komisyon sivil toplum örgütlerinin başkanlarını ve akademisyenleri davet ederek konuya ilişkin birikimlerini dinliyor. Yapılan sunumlar meclis zabıtlarına geçiyor ve elde edilen bilgiler yapılacak çalışma içinde değerlendiriliyor.
Komisyon toplantısı, Komisyon Başkanı Ayşe Keşir’in Ankara’nın kalbinde gerçekleşen bombalı saldırı nedeniyle terörü kınayan konuşmasıyla başladı. Keşir, konuşmasının devamında kadın ve ailenin bir karşıtlık içinde ele alınmaması ve sağlıklı aile için kadının güçlendirilmesi gereğine dikkat çekti.
Kişiler de İflas Edebilmeli
Davetlilerden ilk sunumu İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Psikologları Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Malkoç yaptı.
Malkoç, aileyi yıpratan meselelere değindiği konuşmasında ekonomik sıkıntıların aileyi yıprattığını anlattı. Meksika örnekliğinden hareketle kurumların olduğu gibi kişilerin de iflas edebilmesi ve ekonomik sıkıntıda olan insanlara böylece ikinci bir şansın verilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca “TÜİK’in verilerinde, boşanmaların yüzde 96,97’sinin şiddetli geçimsizlikten kaynaklandığı belirtiliyor. Boşanmaların gerçek nedenlerinin tam olarak tesbit edilebilmesi için bunun açılması gerek, ancak bu şekilde önleyici tedbirler alınabilir” dedi. Boşanmanın her zaman kötü bir şey olmadığının da altını çizen Malkoç; boşanmanın bazı durumlarda da çözüm olabileceğini söyledi.
İş ve Aile Yaşamı Uyumlaştırılmalı
Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadriye Bakırcı, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması konusunda yaptığı sunumda
gebe veya emziren kadınlar yönetmeliğinde problemler bulunduğuna işaret etti ve “çocuk, engelli ve yaşlı bakımı meselesini bir politika olarak devletin yüklenmesi gerektiğini” söyledi.
Bakırcı, Almanya’da yapılan ve iş ile aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik bir araştırmaya değinerek, “bu araştırma, çocuklara zaman ayrıldığı ve bakım yükümlülüğünün yerine getirildiği evliliklerin daha uzun sürdüğünü gösteriyor” dedi.

Kerimoğlu, “Kadına yönelik şiddetin kadın sorunu olarak görüldüğü sürece bu sorunu çözmenin mümkün olmadığını çünkü kadına yönelik şiddetin öncelikli muhatabının kadın olsa bile aslında şiddet; uygulayan erkeğin, o ailede yaşayan çocuğun da sorunudur. Nihayetinde şiddet, bir aile sorunu, bir toplum sorunudur” dedi.
Şiddete doğrudan muhatap olmak kadar şiddete tanık olmanın da ikincil travmalar yarattığını vurgulayan Kerimoğlu, en fazla ikincil travma yaşyanların şiddet ortamında yaşayan çocuklar olduğunu, böylece şiddetin gelecek nesillere aktarıldığını söyledi. Aileyi korumak istiyorsak aile içi şiddete engel olmalı ve kadını güçlendirmeliyiz, dedi. Yaptıkları alan araştırması sonuçlarından da bahseden Kerimoğlu; kadınların en çok eşlerinden şiddet gördüğünü, eşlerden sonra ise en fazla şiddet uygulayan kesimin anneler olduğunu, ancak kayınvalideler ve görümcelerin de hatırı sayılır şekilde şiddet uyguladığının tesbit edildiğini kaydetti. Kerimoğlu şiddetin kadınların psikolojilerini olumsuz etkilediğini, kendilik algılarının bozulduğunu, güven kaybı yarattığını, erkeklerden nefret etmeye varan başkaca duygulara neden olduğunu, depresyon ve intihar riskini artırdığını söyledi.Boşanmalarda Artış Olduğu Söylemi İdeolojiktir
Eşitlik İzleme Kadın Grubu adına konuşan Hülya Gülbahar da kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinde artış olduğunu, bunda ‘kadınlar ve erkekler eşit değildir’ söyleminin de etkili olduğunu söyledi.
Boşanmaların arttığına ilişkin TÜİK verilerini ideolojik olduğunu iddia eden Gülbahar, yapılması gereken öncelikli şey aile ve toplum içerisinde kadına karşı uygulanan şiddetin önlenmesi ve ayrımcılık politikalarının resmi devlet politikası haline gelmesidir.”dedi.Aile Odaklı Medya İzlemesi
İstanbul Kadın ve Kadın Kuruluşları Derneği Başkanı Funda Özcan Akyol da Aile Odaklı Medya İzleme ve Değerlendirme Projesi hakkında bilgi verdiği konuşmasında bilinçli televizyon izleyicisi olmak gereğine vurgu yaptı.