Sayın Başbakanımızın kıymetli eşleri, Sayın bakan yardımcım, Sayın valimiz, Sayın belediye başkanlarımız, Sayın kaymakamlarımız, müdürlerimiz, basın mensupları ve çok kıymetli katılımcılarımız.
“Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Ulusal ve Yerel STK’ların Kapasitesinin Güçlendirilmesi” programı kapsamında gerçekleşen WO/MEN FOR WOMEN projesinin kapanış toplantısına hepiniz hoş geldiniz.
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar.
İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar…” Tevbe Süresi /71
Keşke bu ayet ülkemizde, İslam Dünyasında hatta tüm dünyada tecelli etmiş olsa da bizler bugün kadına yönelik şiddeti, hatta şiddetin hiçbir formunu konuşmuyor olsak. Ancak maalesef durum hiç de böyle değil.
Her türlü gelişmeye rağmen, kadına yönelik şiddet tüm dünyada 21. yüzyıla taşınan en önemli sorunlar arasında yer almaktadır.
BM verilerine göre; dünyada her üç kadından biri şiddete maruz kalmaktadır. Yine aynı verilere göre cinsel istismar ve şiddete maruz kalan kadınların %50’si, 16 yaşından küçük kız çocukları olmaktadır. Her dört kadından birinin hamileliği boyunca da fiziki veya cinsel istismara uğruyor olması şiddetin sınır tanımazlığını da ortaya koymaktadır.
Türkiye’ye gelince durum çok da farklı değil. “Şiddetin sayısı mı arttı, görünürlüğü mü arttı” tartışması henüz nihayetlenmiş olmasa da görünen o ki, ülkemizde de maalesef her türlü tedbir ve yasal düzenlemeye karşın her üç kadından biri şiddet görmekte ve hemen her gün haberlere konu olan kadın cinayetleri de artık bizi şaşırtmamakta.
Toplumun saygın ve eşit bir ferdi olması gerekirken kadını erkeğin mülkü olarak görmek ya da böyle davranmak sağlıklı bir ruh halinin işareti değildir ve oldukça patolojik sonuçlar doğurmaktadır. Yaptığımız ankette şiddete uğradığını beyan eden kadınlara “şiddet sizi nasıl etkiliyor?” diye sorduk. Kadına şiddet uygulanması, kadının kendilik algısının bozulmasına, kendini değersiz ve yetersiz hissetmesine, erkeklere dair güvensizlik duymasına ve ağır psikolojik sorunlara neden olmakta olduğunu gördük.
Bizler proje kapsamında kadına yönelik şideti bir toplumsal sorun olarak ortaya koymaya çalıştık. Zira kadına yönelik şiddet sadece kadını etkilemiyor, aynı zamanda çocuğu, aileyi, toplumu ve hatta geleceğimizin bir sorunu olarak karşımızda durmaktadır.
Aile içi şiddetin bir diğer önemli kurbanı çocuklardır. Çocukların bu travmatik ortamda psikolojilerinin, dünya algılarının ve adalet duygularının zedelenmesi kaçınılmazdır. Ayrıca şiddetin öğrenilen bir davranış olduğu bilinmektedir. Çocukların şiddete tanıklık etmesi, istediğini elde etmenin bir metodu olarak şiddeti geleceğe taşıyacak bir mekanizmanın zihinsel kodlarını yeniden inşa etmektedir. Bu şekilde aktarılarak yaygınlaşan bir davranış olarak şiddet, güçlüden güçsüze doğru akan bir nehir gibi insanlığı; kadını, çocuğu ve yaşlıyı tehdit etmektedir.
Ortada ciddi bir sorun var. Duyarsız kalmanın, gözlerimizi ve kulaklarımızı kapatmanın gittikçe zorlaştığı bir sorun…
Bu yüzden bizler mağdurların sesine sesimizi katıp yüksek sesle diyoruz ki;
Kadına yönelik şiddet hiçbir argümanla meşru, makul ve haklı gösterilemez.
Buradan hareketle şiddeti bir yöntem olarak gören ve öneren yaklaşımlar kınanmalı, reddedilmeli ve bu zihniyetlerle mücadele edilmelidir.
Ve yine diyoruz ki; Kadına karşı işlenen şiddet, taciz, tecavüz ve cinayet gibi zulümlere karşı sessiz kalarak suçluların cesaret bulmasına ortak olmamalıyız. Çünkü biz, zulme sessiz kalmanın suçu onaylamak ve iştirak etmek anlamına geldiğini düşünmekteyiz.
Şiddetin çoklu-nedensellik ilkesi bağlamında geniş bir perspektiften ele alınması gerektiğinin farkındayız.
Yine de konu üzerinde düşünmeye, farkındalık oluşturmak için sahaya inmeye, şiddete karşı kadınları uyarmaya ve destek mekanizmalarından haberdar etmeye yönelik bir çalışmanın, kadınlardan oluşan ve kadın temalı programlar yapan bir dernek için sorumluluk olduğuna inanıyoruz.
Bu sorumluluk duygusuyla hazırlanan Wo/men for Women projesi vesilesiyle şiddete maruz kalan kadınlara çözüm yollarını göstermek, toplumsal duyarlılığı geliştirmek, mağdur kadınlara verilecek hizmetin kalitesini arttırmak, yurtdışında geliştirilen iyi uygulama örneklerini ülkemizin birikimine katmak üzere Küçükçekmece Belediyesi ile ortak bir çalışma yürüttük. Bugün bu bir yıllık çalışmanın sonuna geldik.
Şimdi bu yıllık süre içinde proje kapsamında yaptığımız çalışmalara kısaca bir göz atalım.
1- Belçika Ziyareti (Nisan 2014)
Dünyanın sorunu olan kadına yönelik şiddetle AB ülkeleri nasıl mücadele ediyor, şiddete karşı hangi önleyici tedbirler geliştirilmiş, şiddete uğrayan kadınlar hangi destek mekanizmalarından faydalanıyor, bu tedbirler sonucu şiddet vakalarında azalma oldu mu?
2- Şiddet Saha Araştırması
(Üsküdar- Küçükçekmece 1000 kadın üzerinde / Eylül- Ekim 2014)
Bu ankette; kadınlar şiddete nasıl bakıyor, kadınların ne kadarı, kimden ve ne kadar sıklıkla şiddete uğruyor? Kadınlar şiddetten nasıl etkileniyor, kimden destek alıyor, şiddet sonrası nasıl bir tutum içine giriyor? Kadınlar şiddetten korunmak için destek mekanizmalarını ne kadar biliyorlar, sığınma evlerini çözüm olarak görüyorlar mı?
3- Eğitici Eğitimi (Kasım 2014) İstanbul’daki bütün Kadın Sığınmaevleri, ilk adımevleri ve ŞÖNİM’de (Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi) çalışan uzman personele kadına yönelik şiddet, çocuğa yönelik şiddet, travma ve ensest konusunda eğitim verildi.
Amaç; Sığınmaevlerinin verimliliğini arttırmak. Kadınlara daha nitelikli hizmet verilmesini sağlamak.
4- Kadın Eğitimi (Kasım- Aralık 2014)
Ankete göre şiddete uğramış ya da en fazla uğrama ihtimali olan 100 kadına şiddetten korunma yolları, şiddet uygulayanların psikolojisi, şiddete karşı destek mekanizmaları ve hukuki hakları konusunda bilgilendirme yapıldı.
Amaç, Şiddete uğramış ya da uğrama ihtimali olan kadınlara yol göstermek, onları güçlendirmek, yalnız değilsiniz mesajı vermek.
5- STK Temsilcisiyle Çalıştay (12 Aralık 2014)
Katılım: 65 kişi ; 34 STK ve 11 kurum
* Şiddet ile ilgili elde edilen güncel bilgi aktarıldı,
* Yasal haklar, destek mekanizmaları ve kurumları hakkında bilgi verildi,
* Proje kapsamında elde edilen iyi uygulamalar katılımcılarla paylaşıldı,
*Aile içi şiddet konusu istişareye açıldı ve ortak işbirliği imkanları araştırıldı.
Amaç; Şiddete karşı STK’ların kapasitesini geliştirmek.
6- Kanaat Önderiyle Çalıştay (Ocak 2015)
Şiddete uğrayan kadınlara destek olmak ve şiddete karşı daha etkin mücadele edebilmek için kanaat önderleri bilgilendirildi.
Amaç; Kadına yönelik şiddetin sadece kadının sorunu değil, çocukların, erkeklerin ve de toplumun sorunu olduğunu anlatarak şiddete karşı farkındalığı ve toplumsal duyarlılığı artırmak
7- Proje Raporu
Proje kapsamında yapılan bütün çalışmalardan elde edilen bilgiler, yapılan anket ve ağ analizinin sonuçları akademik olarak değerlendirilerek rapor haline getirilmiştir.
Amaç; Çalışmanın kalıcı hale getirilmesi ve konuyla ilgili çalışanlara veri tesis etmek.
8- Kapanış Semineri (27 Ocak 2015)
Bugün gerçekleştirdiğimiz kapanış semineri ile çalışma boyunca edindiğimiz bilgi ve bulgular sizlerle paylaşılacaktır.
Amaç; Yapılan çalışmanın daha geniş kesimlere aktarılarak kadına yönelik şiddete dikkat çekmek, halkı konuya duyarlı hale getirmek ve kamu görevlilerini göreve davet etmektir.
Sonuç
Bir yıllık çalışmanın boyutlarını aşan bir sorun olan kadına yönelik şiddetin önlenmesi için bu proje kapsamında elimizden geleni yapmaya, vicdani ve toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık.
Bu süre içinde, pek çok yaraya dokunduk. Bir şekilde mağdur edilen kadınların yüzlerindeki hüzün ve gözlerindeki yaşa ortak olduk. Bazen duygusal anlar yaşadık, bazen kızdık, bazen yapılan çalışmadan faydalanacak kişiler adına sevindik. Böylece projenin sonuna gelmiş olmamıza rağmen çalışma esnasında duyduğumuz feryatları hiç unutmayacağız ve mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz.
Bu bir yıllık süre içinde çalışmamıza maddi manevi güç katan birçok kişiyle yollarımız kesişti. Böylece bu proje birçok kişinin emeği olarak ortaya çıkmış oldu. İsimlerini sayamayacağım kadar çok olan bu kişilere huzurlarınızda teşekkür ediyoruz.
Ayrıca, proje eğitimlerimizi veren hocalarımız toplumsal sorumluluk duygusuyla projede yer aldılar. Onlarla birlikte çalışmaktan memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isteriz.
Ve yıllardır tanıdığım ve sosyal sorunlara duyarlılığı ile bildiğim Sayın Başbakanımızın kıymetli eşlerinin yine aynı duyarlılıkla programa katılmasından onur duyduğumuzu da belirtmek isterim. Kendilerinin dezavantajlı gruplara verdiği desteğin çok kıymetli olduğunu düşünüyor, onlar adına teşekkür ediyorum.
Bugün bizi yalnız bırakmayan, basın mensuplarına, belediye başkanlarımıza, müdürlerimize, bakan yardımcımıza, katılımcılarımıza ve Sayın Hanımefendiye hoş geldiniz diyor saygılar sunuyorum.
Ayla Kerimoğlu
Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği