Türkiye’de Toplumun Din Algısı

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Doç. Dr. Ferhat KENTEL

19 Nisan 2008

Ferhat Kentel, Mümtaz’er Türköne ve Ahmet Demirel’in 4524 kişi üzerinde yaptığı ve Star Gazetesi tarafından yayınlanan araştırmanın sonuçlarını konuşmak üzere Doç. Dr. Ferhat Kentel Konuğumuz oldu.

Çalışmanın amacını,  toplumda gerçek bir kutuplaşma var mı, eğer bir kutuplaşma varsa bu kutuplaşma laik-anti laik ekseninde mi cereyan ediyor sorusunu cevaplamak olarak ortaya koyan hocamız programda şunları söyledi:

“Araştırmada bu amaca yönelik Türkiye İran olur mu? Başörtüsü yasağı kalkmalı mı? Toplumda gerilim var mı? Ve benzeri sorular sorulmuş ve genel olarak toplumun %75 ve %25 oranında bir ikilik içinde olduğu görülmüş ve bu iki kesimin özellikleri üzerinde durulmuştur.

Türkiye’nin İran olmayacağını, başörtüsü yasağının kalkması gerektiğini ve toplumda bir gerilimin olmadığını düşünen %75lik kesim kesim, medyanın onca çabasına rağmen hala bazı şeylere ikna olmamış kesimdir.  Geriye kalan %25’lik kesim ise homojen olmasalar da, korkularla yaşayan, bu korkular üzerinden kutuplaşma yaratmaya çalışan bir kesimdir. Sivas, Maraş katliamları, kanlı pazarlar söz konusu %25lik kesimin aklında dindarların yaptığı katliamlar olarak kaldığı için korkuları sürekli taze kalmıştır.
%75lik kesim kendi kendine, aşağıdan yukarıya modernleşmeye çalışırken %25lik kesim bu sürecin yukarıdan aşağıya olması gerektiğini savunan, bu sürece uyumsuzluk gösterenleri de dışlayan bir politika benimsemiştir. Para ve dolayısıyla güç bu kesimde olduğundan, %75lik kesimin sesini bastırmaktadırlar.

Söz konusu %25’lik kesimin korkuları tabi ki sadece medya aracılığıyla oluşturulmamıştır. Korkular üzerinden siyaset yapmak zaten Türk modernleşmesinin temelinde vardır.  Türk modernleşmesi yeni bir vatandaş icadı, yeni bir millet yaratma, dışarıdan ideoloji ithal etme hikâyesiyle başlayan bir süreçtir. Bu süreçte zorunlu göçlerle, insanların ‘anlamlı ötekilerinden’ ayrılması sonucu bir uyumsuzluk, bir tutunamama hali ortaya çıkmış ve dolayısıyla bu insanlar yeni sisteme tepki göstermeye isyan etmeye başlamışlardır. Fakat Türk modernleşmesi alternatif potansiyellere tahammül edememiştir çünkü Batı’yı model almıştır ve ötekileri kriz olarak görüp radikal bir tutum takınmıştır. Bu süreçte sol kesimden emperyalizme, modernleşmeye tepki gösteren gençler olduysa da, onların dilleri de Batı’dan ithal edilmiş bir dil olduğundan toplumun geleneksel yapısı tarafından hiçbir zaman özümsenememiş ve bu hareketler başarılı olamamıştır.

Modernleşmenin amacı, modern ehlileşmiş kişiler yaratmak, gelenekselden pre-modernden koparmaktır. %25’lik kesim, modernitenin gelenekten koparmada en başarılı olduğu kesimdir. Modernleşme geleneksel yaşam tarzının aksine kamusal alan/özel alan ayrımına gittiği gibi benliği de kalp ve ruh diye ikiye ayırmıştır. Modernleşme benliği böldükçe %75lik kısım tekrar birleştirmeye çalışmaktadır.”

Not: Programın özeti, notlar üzerinden hazırlanmıştır.

Hazırlayan: Zeynep Sena Karataş
Önceki Yazı

Din Devlet Birlikteliği

Sonraki Yazı

ABD – BM ve Dünya Barışı

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir