Türkiye’de İslamcılık

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Gazeteci –Yazar RUŞEN ÇAKIR
“Türkiye’de 80’li yıllarda RP’nin 27 Mart seçimlerindeki başarısıyla somutlaşan bir İslami hareketlilik yaşanmıştır. Bu durum laiklerin ve Alevilerin ülkedeki laikliğin tehdit altında olduğu değerlendirmesiyle, faksların çekilmesi ve sağ-sol partilere birleşme çağrılarıyla karşılık bulmuştur.
Bu başarı bence  İslami entelijansiyanın laik elitlerin aksine halkla olan organik ilişkilerine ve laiklerin dindarlar hakkındaki gönüllü cahilliği dolayısıyla kazanılmıştır..

Laikler hala dindarları tek parti döneminin sindirilmiş Müslümanları olarak düşünmüşlerdir. Türkiyeli modernistler, pozitivist bir yaklaşımla teknik ilerleme sonucunda dinin gerileyeceğini zannediyorlardı.Halbuki Cumhuriyetin ilk yıllarında ulus-devlet varetmek için bastırılan İslam, bulduğu ilk gedikten tekrar ortaya çıkarak büyük bir patlama gerçekleştirmiştir.Ancak zamanla dönülen din ne aynı dindir, ne de ona dönen dindar aynı dindardır.

Bence dine dönüş, modernleşme sürecinin bir ürünüdür. Zira modernleşme, her türlü dayanışma ağlarını parçalayarak, insanları ezilen bireyler haline getirirken, İslam’da insanlar bir topluluğa ait olma ihtiyacını giderebiliyorlar.

80’li yıllar aynı zamanda” serbest pazar ekonomisine” geçişinde yaşandığı yıllardı. Dindarlar da bundan etkilenerek örnek tüketici oldular. Modernitenin tekniğini alıp, manevi değerleri koruma sloganı ile bilumum yeniliğe İslami öz katmaya çalıştılar. İslami mayo, tesettür defileleri vb.Moderniteyi İslamileştirme arzusunda olanlar sonunda İslamı modernleştirmeye yol açtılar. Müzik, tiyatro vb. Bütün bunların İslamiliğini sorgulayan dindar aydınlar da var. Bunlar her türlü formatın içinin İslami mesajlarla doldurulmasına karşıdırlar.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ölü muamelesi gören dindarlar kendilerine güvenlerini ve meşruiyetlerini kazanarak, artık ülkenin gerçek sahibi olduklarını iddia ederek, ülkenin nimetlerinden faydalanmaya başladılar. Daha önce Türkiye çiftliğinde at koşturmuş olanlar bu paylaşımdan rahatsız olarak saldırıya geçtiler.

Sonuç olarak; Türkiye global bir tüketim toplumu haline gelmiştir. İslami kesimle karşıtları aslında paralel biçimde yol alıyorlar. Çatışmadan çok sportmence olmayan bir yarış söz konusudur.”

Not: Programın özeti, deşifre üzerinden hazırlanmıştır.

Hazırlayan: Ayla Kerimoğlu

 

Önceki Yazı

Din Devlet İlişkileri

Sonraki Yazı

Türkiye’nin Vizyon Arayışı

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir