Göç Hikayeleri; Afrika

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:
21 Kasım 2015
Kentimizdeki mültecilerle tanışıklığımızı arttırmak, nasıl yaşarlar, sorunları nelerdir, ülkemize nasıl bakıyorlar diyerek çıktığımız yolda ilk durağımız Suriyeli kardeşlerimiz olmuştu. Derneğimizde onları misafir etmiş ve dinlemiştik. Bu ay ise Afrikalı kardeşlerimizi ağırladık.
Aylar önce Tarlabaşı’nda tanıştığımız Afrikalı mülteciler, genelde daha önce buraya gelen soydaşlarının yanına gelerek onların yol göstermesi ile İstanbul’da yaşamaya çalışıyorlar. Dolapdere, Kasımpaşa, Tarlabaşı yoğun yaşadıkları yerler. Sierra Lione, Nijerya, Gana, Nijer, Senegal, Sudan ve Somali  Afrikalıların en çok geldiği ülkeler.
Ebola son günlerin en büyük sebebi Afrika’dan kaçış için. Ailesinin tamamını bile kaybedenler ya da bir kardeşiyle kalanlar var eboladan. Fakirlik ve Afrika’daki iç savaşlar sebep olarak anılmayacak derecede kanıksanmış durumda artık. Kiminin eşi ya da ailesi ölmüş kimisi de eğitim almak için gelmiş. Mesela;  Arama… Sierra Lioeneli… Ukrayna’ya  dil eğitimi için gidiyor. Ailesinin ona verdiği maddi desteğin sona ermesi ve Ukrayna’da çıkan karışıklıklar onun Türkiye’ye gelmesine sebep olmuş. Burada okul harcının ve masraflarının daha az olacağını duymuş, hem çalışıp hem okuyabileceğini düşünerek İstanbul’a gelmiş, okulunu bitirip yaşlı annesinin yanına dönmek istiyor. “Kanlı Elmas” filmine konu olan ve aslında dünyanın en zengin ülkelerinden biri olması gerekirken sömürü düzeninde kaynaklarından kendi insanının faydalanamadığı ülke Sierra Lione. Meryem de Sierra Lione’den gelenlerden. Üniversiteye gitmek ümidiyle geliyor. Ondan önce İstanbul’a gelen abisinin onu okutacağını düşünerek gelen Meryem, abisinin illegal faaliyetlerine tanık oluyor. Abisi onu da bu tür işlerde kullanmak isteyince abisinin yanından ayrılıyor ve İstanbul’da tanıştığı başka bir Sierra’lı ile evleniyor. Türkiye’de doğan bir de çocukları var. Bu serüveninde sivil toplum aktivisti olan Kadir’in desteğini alan Meryem, doğan çocuğuna Hamza Kadir ismini veriyor. İmkanı olsa eğitimine devam etmek istiyor ama Tarlabaşı’nda ancak barınabilecek kadar bir düzenleri olduğunu ve çoğu zaman karınlarını bile doyuramadıklarını söylüyor.
Afrikalılar İstanbul’da kağıt toplama, gündelik temizlik işleri, inşaat işleri, hamallık,  küçük otellerde temizlik elemanı,  işporta gibi işlerde çalışıyorlar. Çalıştıkları işlerde kazandıkları çok az paralarla ayakta kalmaya çalışıyorlar. Üniversite okumaya gelenlerin çoğu masraflarını karşılayamadığı için okulunu bırakmak zorunda kalıyor. Kiralarının, okul masraflarının, ev eşyalarının karşılanmasında sivil toplum gönüllülerinden destek alabilenler biraz daha şanslı. İstanbul’da kalan Afrikalılar’ın kimi Avrupa’ya gitme arzusunda, sosyal haklar kazanacakları çalışma izni alabilecekleri bir ülkede olmayı istiyorlar. Hatta, son zamanlarda Suriyeliler’le sık sık gündeme gelen Ege denizinden Avrupa’ya geçiş hikayesinin bir parçası da onlar aslında.

Derneğimizde kahvaltıda ağırladığımız Afrikalı kadınların sorunları aslında diğer göçmenlerin sorunlarıyla benzeşiyor ama, Afrikalılar’ın toplumumuzda “hastalık taşıyor” olduklarına dair önyargı oldukça yaygın. Toplumumuzda, Afrikalıların da diğer göçmenlerle benzer nedenlerden dolayı göç ettiğine ve hatta ülkemizde kalmak üzere geldiklerine dair bir farkındalık ortaya çıkarabilecek bir öngörü yok. Gönüllü gençlerden oluşan bir grup, Tarlabaşı’ndaki Afrikalılar’ın sağlık, çalışma ve barınma ile ilgili sorunlarıyla canla başla ilgileniyorlar. Ellerinden geldiğince onların yaralarına merhem olup, sorunlarının çözümünde yardımcı olmaya çalışıyorlar.

Kaldıkları evlerde onar, yirmişer kişi kalan Afrikalılar için yapılmış ciddi bir araştırmaya rastlamadık. Gerçekte, İstanbul’da kaç Afrikalı göçmen var, onlara dair ne gibi istatistiki bilgi var belli değil. Belli olan bir tek şey var ki o da göçmenler arasında en dezavantajlı grubun Afrikalılar olduğu.. Ama onlar tüm bu dezavantajlara rağmen umutlarını kaybetmemişler ve gördükleri iyi örneklere bakıp, “bir gün güzel bir hayat yaşama umudunu” taşıyorlar yüreklerinde…
Önceki Yazı

Belçika’da Şiddetle Mücadele Eden STK’lar

Sonraki Yazı

Temel Bağımlılık Eğitimine Katıldık

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir