Şiddet Mağduru Kadın Hikayeleri

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

6 Haziran 2014

Hazar Derneği olarak gerçekleştireceğimiz kadına yönelik şiddetle mücadele ile ilgili çalışma kapsamında şiddet mağduru kadınları dinledik. Bunun için sığınma evlerini ziyaret ettik. Buraya geliş nedenlerini, hayata yeniden nasıl başladıklarını anlamaya çalıştık.
1.Mağdure; “Sığınmaevi Mahzen Gibi Bir Yer Mi?”
(Bitlis’li, evliliğindeki olaylar İstanbul’da yaşanıyor)“Görücü usulüyle evlendik.  Evliliğimin 8nci senesinde 24 yaşındayken sığınma evine geldim. O kadar çok dayak yedim ki, bir seferinde babamın evine gittim.  Babam “ben o adamın çocuklarını kabul edemem, çocuklarını bırak öyle gel” dedi.  Kocamın psikolojisi bozuktu, eve girer girmez küfretmeye başlıyor, beni, çocuklarını öldüresiye dövüyordu.  Normal insan 6 aylık bebeği duvara fırlatır mı? Böyle bir adama çocuklarımı nasıl bırakırım, ben de bırakamadım.
Eşim annesiz büyümüş, üvey anne elinde büyümüş. Aç kalmış, kötü bakılmış, ekmeği bile gizli gizli yermiş. Evliliğimizde, eşimden 1 lira bile kıyıp da istemezdim, yeter ki o üzülmesin diye. Ben ne yapsam ki insanlar onu üzmesin ve sevsin diye düşünür, onun için üzülürdüm. Ne zaman ki insanlar ona değer vermeye başladı, bu sefer o döndü, hükümranlığını benim üstümde göstermeye başladı.  Ben evliliğimin daha üçüncü ayında şiddetle tanıştım.
Dayak yediğimi kendi aileme söyleyemiyordum ama onun ailesine söylüyordum, şikayet ediyordum.  Kocam onları da dinlemez “size ne, benim karım” derdi. Dayak atar sonra da,  “Ben senin kocanım” deyip konuşup-gülmemi bekler, benimle birlikte olmak isterdi.
2 gün boyunca dayak yedim, babam beni çocuklarımla birlikte kabul etmeyince, polise gittim. Polis yetkilileri çağırdı, onlar da beni aldı ve sığınmaevine doğru yola çıktık ama filmlerdeki kötü kadınlar aklıma geliyor, çok korkuyordum.   “Sığınmaevi” denince, ben mahzen gibi bir yer düşünmüştüm,   evi görünce o kadar şaşırdım ki, ama hala yerin altına doğru mahzene ineceğimizi düşünüyordum, öyle olmadığını anlayınca o an sevinçten ağladım. 8 ay kaldım, o kadar bitik bir durumdaydım ki! Burada özgüvenimi kazandım, insan olduğumu fark ettim. Eşimin evinde ben bir “maldım” sanki! Hep yemek pişireceğim, dayak yiyeceğim ve hiçbir şey olmamış gibi oturacağım. Şu an eşimden nefret etmiyorum, artık bir acıma var. “Allah’ım sen onu da kurtar “ diye hergün dua ediyorum.
Evlenmeyi hiç düşünmüyorum, bir erkeğin bana farklı baktığını hissettiğimde tiksiniyorum, hatta bir defasında çıkardım bile. Eşimin bana yaptıkları aklıma geliyor ve erkek arkadaşım bile olsun istemiyorum”.
5 yıl önce buraya ilk okul mezunu olarak gelen bu kadın, şu anda açık öğretimde ortaokula devam ediyor. Bu süre içinde bilgisayar-muhasebe ve güvenlik sertifikası  ayrıca en üst sınıftan ehliyet almış! Sonra da güvenlikçi olarak iş bulmuş, çalışmaya başlamış. Kendine ait bir ev açmış ve çocuklarıyla birlikte yaşıyor.
2.Mağdure;  “Bir Güvercin Nasıl Kaçarsa Öyle Kaçtım Evden”
(Sinop’lu, Eşi Tekirdağ’lı)
Annem öldükten sonra, babam,  amcamın eşi ile evlendi ve beni 7 yaşında bir aileye evlatlık verdiler. Babam beni verdiği aileden zaman zaman gelip para alırdı.  5 sene orada, evlatlık verildiğim ailede kaldım. Sonra babam onun yanında çalışmam için gelip beni aldı, beraber İstanbul’a geldik, 1,5 sene onun yanında çalıştım. Sonra beni 14 yaşında iken üvey annemin isteği ile evlendirdiler. Böylece Tekirdağ’a gelin gittim. 13 yıl evli kaldım, sürekli şiddet gördüm. Bir gün kocam bacağımı kırdı. Kız kardeşim bir tanıdığı vasıtasıyla sığınmaevinin varlığını öğrenmiş, hemen bana telefonlarını verdi ama o aralar eşim bana iyi davranıyordu ben de düzeldi diye düşündüm, gitmedim.  Zaten bacağım da alçıdaydı istesem de gidemezdim.  Bacağım alçıdan çıktı, kocamla barıştık, ama “benimle içki içmiyorsun”, “benimle şunu yapmıyorsun” der döverdi. Alır çocukları, gece kaldırır, küfür, hakaret her şey vardı.
Çok içki içiyordu, ben onu karşıma alıp, “kendini düzelt” diye çok konuşmaya çalıştım. Her gün hakaret, şiddet… Her gün beni boşuyordu! Sonra boşandık gerçekten, ama ben yine kimin evindeyim?!   Sonunda kardeşim gelip seni alacaklar dedi, yanımda 2 çocuk, bana bir zarar verirler mi? Endişeleriyle, bir güvercin kafesinden nasıl kaçarsa öyle kaçtım evden. 1 hafta kız kardeşimde kaldım,  sonra buraya geldik.
Buraya geldikten sonra hayatımda çok şey değişti!  Artık yalnız değilim, özgüvenim yerine geldi, ailemden çok buradayım, çalıştığım dönemlerde de buradayım. Bambaşka bir hayat…
3.Mağdure; “Anne Yeter, Bu Evde Ölmek Mi İstiyoruz?”
Evliliğimizin ilk dönemlerinde insanların bana olan sevgisini kabul edemiyordu. Benim bir dükkanım vardı, “bani aptalsın” diye aşağılıyordu, “niye bu kadar alış veriş yapıyorlar senden” diye soruyordu. Gözümün açılmasını istemiyor, çocuklarıma olan sevgimi kıskanıyor, istediğimi yapmama izin vermiyordu. Evliliğimin ilk ayının sonunda dayak yedim. Çalışıyordum, çalışırken sözüme güvenmeyip “nerdesin” diye soruyordu. Takıntıları vardı, örneğin “yürürken koluma niye girmedin?” diye takıntı yapardı. Sahile götürüp, evden uzaklaştırıp, öyle dövüyordu! Son 10 senede şiddetin dozu iyice arttı. Şiddet kaburgalarımın kırılmasına, parmağımın kırılmasına kadar vardı. Eşim, ayrıca, şizofrendi. Önceleri böyle bir hastalığı konduramıyordum. Bir bakıyorsunuz, namaz kılıyor, cübbe giyiyor. Bunu iyi bir şey, bir iyileşme alameti sanıyordum,  çünkü öncesinde gece hayatı vardı. Sonra değişiyordu. 15 yıl alkol alışkanlığı ve daha sonra uyuşturucu ile çok zor geçen yıllar… 3 kız bir oğlan 4 çocuğum vardı dayanmaya çalışıyordum ama  her gün şiddet, her gün şiddet…. Kızım artık dayanamadı, önayak oldu , “anne, yeter bu evde ölmek mi istiyoruz” dedi. Böylece buraya geldim ve 20 yıllık evliliğimi bitirdim.
Sonuç:
Kendilerine yaşadıkları onca şeyden sonra yeni bir hayat kurmayı başaran bu kadınların ortak duygusu, çekilen çilelerin geride kalmasının mutluluğu, yeni bir hayata başlamayı başarmış olmanın gururu,  geleceğe dair duyulan umut, kendileri için hissettikleri özgüven ve özgürlük. Bütün bunları da sanki görünmeyen eller bizi aldı ve biz bugünlere geldik diye ifade ediyorlar. Böylece bizim projenin web adı da ortaya çıktı; görünmeyen eller…  Bu kadınlar, görünmez kılınan eller tarafından hayatları mahvedilmiş, türlü acılar çekmişlerdi yine görünmeyen şefkatli eller sayesinde hayatları geri verilmişti. Bizde bunları yeni açılacak olan www.gorunmeyeneller.org sitesinde deşifre etmeye, böyle acılar çeken kadınlara umut aşılamaya çalışacağız.
Hazırlayan: Ayla Kerimoğlu
Önceki Yazı

Dünya Müslüman Gençlik Merkezi Yetkilerinin Ziyareti

Sonraki Yazı

X Sığınmaevini Ziyaret Ettik

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir