Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN
“İctihad, dini bilgiye kaynağından ulaşma çabasıdır. İctihadsız dini hayat olmaz. Bir şeyi yapabilmek için amelden önce ilim gereklidir. Bilgiye ulaşmanın iki yolu vardır; İctihad ve taklit. Kur’an ve Sünneti anlayarak yaptığımız çalışma ictihad, ictihad yapana körü körüne uymak da taklittir. İctihadı herkes yapabilir ama yapmamıştır. Bu imkânsızlıktan ötürü değildir. Ya kabiliyetsizlik ya tembellik ya da engellemelerden dolayıdır. Tarih boyunca bu seyir devam etmiş, taklit çoğalmış, ictihad azalmıştır.
Başlangıçta ümmet içtihadı farz-ı kifaye olarak görüyordu. Müctehidsiz kalmak ise korkulacak bir şeydi.
Bir de Kur’an’ın methettiği ittiba ehli vardı ki bunlar müctehidden bilgiyi alırken kaynağını da soran kimselerdi. Burada müctehid bir otorite değil, aracıdır. İlk asırlarda taklit yoktu, mezhep yoktu. Hatta imamlar bile kendilerine uyulmasını değil kendilerinin de bilgiyi aldıkları yere müracaat edilmesini tavsiye ediyorlardı.
İttiba hem şuurlanmak hem de dini bilgiyi derecelendirebilmek için önemlidir. İctihadla ilgili bilgi tek dereceli değildir. İctihad yapılacak şeye göre değişir. Bana göre, parçacı ictihad da caizdir. İctihad kapısının kapanması ise söz konusu olamaz. Bilakis ümmetin problemlerini çözmek, bugünün sorunlarına çözüm getirmek için daha büyük ictihad çalışmaları gereklidir.”
Not: Hocamızın konuşmasının özeti, deşifre üzerinden hazırlanmıştır.