Ölüme Sürgün; Arakan

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

5 Ekim 2017

Hazar Derneği olarak Arakan’da yaşayan Rohingyalı Müslümanların acılarına televizyon ekranlarından olsa bile şahitlik etmenin vicdanı sarsan etkisiyle harekete geçtik. Zulmün her çeşidine uğrayan etnik ve dini temizlik harekatıyla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Arakanlılar çareyi Naf Nehri ve Hint okyanusunu aşarak Bangladeş’e gitmede bulmuş ancak çaresizliğin sunduğu çare ile yüzlercesini bu karanlık sularda ebediyete uğurlamışlar. Kaçabilenler ise insani ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumda. Bu atmosferde bir insan olarak bir şey yapmamak zül hale gelmişti..

Hemen diğer kardeş STK’ları arayıp birlikte bir şeyler yapmaya karara verdik. Bu sadece insani yardım da olamazdı. Bu feryadı duyurmak mazlumun sesine ses vermek ve sorumluları göreve davet etmek gerekiyordu.

BM’lerin konuya ilişkin çalışan bütün birimleri bunun dünyanın en ağır trajedisi olduğunu ve bir soykırımı işaret ettiğini ilan ediyor olmasına rağmen hala bir insani koridorun bile açılmamış olması anlaşılabilir gibi değildi. O halde dünyada barış ve güvenliğin sağlanması için kurulan BM’leri zulmün fotoğrafını çeken bir pozisyondan somut adımlar atacak asli fonksiyonları için göreve çağırmak da sorunun çözümü için önemliydi. Bizde öncelikle bize destek veren 19 kuruluşla birlikte bir yardım organizasyonu yapmak, burada Kızılay yetkilileri tarafından toplanacak yardımı Arakana göndermek istedik. Ardından başlatacağımız Twitter TT kampanyası ile kamuoyu oluşturmak ve e-mail kampanyası ile BM’lere çağrıda bulunmayı amaç edindik. Hazırladığımız bu kampanyaya 54 STK destek verdi.

Programa bir süre önce Arakana giden Aile Bakanımız Sayın Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sayın Ravza Kavakçı Kan, Kızılay Genel Müdürü Sayın İbrahim Altan da son bilgileri almak üzere davet edilmişti.

Ayrıca AFAD Başkanı Sayın Mehmet Güllüoğlu, Üsküdar Belediye Başkanı Sayın Hilmi Türkmen ve Üsküdar Kaymakamı da programda hazır bulundular.

Programın açılış konuşmasını yapan Hazar Derneği Başkanı Sayın Ayla Kerimoğlu dünyada yerinden zorla edilmiş yaklaşık 65,5 milyon kişi olduğuna dikkat çekti. Yerinden edilmiş kişilerin genelde İslam ülkelerinden olduğunu ve yine bir başka İslam ülkesinde mülteci olarak yaşadıklarını ifade etti. Sömürgeci anlayışla yerinden edilme olayında en fazla pay sahibi olan gelişmiş ülkelerin bu sorunun çözümünde en az bedel ödeyen ülke olmalarına da vurgu yaptı. Arakanda yaşananların BM’ler, bağımsız kaynaklar ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından da tescil edildiği halde dünyanın sessizliğini kınadı ve bu sessizliğin bozulması için daha kaç Arakanlı masumun ölmesi gerekiyor diye sordu.

Kerimoğlu’nun ardından konuşan Sayın Ravza Kavakçı Kan “dünyanın her yerinde çocuklar ne olursa olsun güler, Arakan’da çocukların yüzleri bile gülmüyordu” dedi.

Bakan Kaya ise konuşmasında “Bugün buraya Arakanlı Müslüman kardeşlerimiz için toplandık. Dünyanın sağır duvarlarını yıkmak, kimsesizlerin kimsesi olmak, kardeşliği kucaklamak için buradayız… Zulüm üzerinden siyaset yapanlar, güçlerinin mutlak olduğunu zannedenler, oysa er ya da geç yüreklerindeki kin ve nefrete yenileceklerdir. Masum ve mazlum insanları koruyamayan, kadınları, çocukları ve yaşlı insanları kötü muameleye ve etnik temizliğe tabi tutanlara karşı insan olmaktan gelen bir sorumluluğumuz var… Zulüm ve baskılara seyirci kalarak, masum kadınların ve çocukların çektiği acıyı seyrederek kimse medeniyet iddiasında bulunamaz. Arakan meselesi insanlığın sınıfta kaldığı, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, vicdansızlığın hakim olduğu meselelerin başındadır. Bu feryadı dindirmek için harekete geçmediğimiz her saniye daha fazla Arakanlı Müslüman kadın ve çocuk bu dayanılmaz manzaranın içine sürüklenmektedir. Bu yüzden Türkiye olarak bizler konunun çözümü için uluslararası arenada elimizden geleni yapıyor, STK’larımızın başlattığı bu kampanyaya destek veriyoruz dedi.

Sunuculuğunu radyo programcısı Afrikalı Ali’nin yaptığı programda toplanan yardım ile Arakanlı kardeşlerimizin bir kısım insani ihtiyaçlarının karşılanacağı duygusunun verdiği huzur ile programımızı sonlandırmış olduk.

Ölüme Sürgün; Arakan Programı Ayla Kerimoğlu’nun konuşması

Sayın Bakanım, Sayın Vekilim, Sayın Büşra Köylübay, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Kızılay Genel Müdürüm, Sayın basın mensupları, çok kıymetli STK’larımızın değerli başkanları ve siz değerli katılımcılar; hepiniz hoş geldiniz.

Bugün isimleri biraz önce zikredilen 20 STK olarak, Arakan’da etnik ve dini soykırıma varan insanlık dramına uluslararası düzeyde itiraz etmek ve mağdurlara insani yardım ulaştırmak üzere buradayız.

Arakanla ilgili konuşmama başlamadan önce savaş, işgal, açlık vb. sebeplerle zorla yerinden edilme eyleminin geldiği boyuta dikkatleri çekmek istiyorum.

Zira Arakan’da yaşananlar da bu büyük sorunun aslında küçük bir parçası. Konuya ilişkin BM raporundaki verileri sizlerle paylaştığımda, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin 2016 Küresel Eğilimler raporuna göre;

dünya çapında zorla yerinden edilmiş 65,6 milyon insan var.

Bu rakamın 22,5 milyonluk bölümü halihazırda mülteci statüsünde.

40,3 milyonu kendi ülkesi içinde zorunlu göçe tabi tutulmuş.

2,8 milyonu ise ülkelerinden kaçmış ama henüz mülteci olarak tanınmamış. Bu rakamın 75.000’i ebeveyni olmayan yalnız çocuklardan oluşuyor.

Toplam mülteci sayısının yarısını yine çocuklar oluşturuyor.

Rapor, bu sayıların muhtemelen gerçek rakamların çok altında olduğunu da itiraf ediyor.

Ancak bu rakamlarla bile bugün dünyada her 113 kişiden birinin zorla yerinden edilmiş olması oldukça ürkütücü.

Hangi ülkelerin insanları daha çok yerinden edilmiş ya da ediliyor

Suriye (nüfusunun 3 te 2 si yerinden edilmiş durumda),

Filistin,

Afganistan (4.7 Milyon)

Irak (4,2 milyon)

Güney Sudan, (3,3 milyon)

Peki bu yerinden edilen insanlar daha çok hangi ülkelere gidiyor.

dünya genelinde mültecilerin kahir ekseriyeti (%89’ü) düşük veya orta gelirli ülkelere gitmiş durumda.

Raporda en fazla sığınmacı kabul eden ülkeler

Türkiye (2,9 milyon)

Pakistan (1,6 Milyon)

Lübnan (1 milyon)

Uganda (900 bin) takip ediyor.

Bu veriler bize ne söylüyor

Kurdukları sömürü düzeniyle en fazla sayıda kişinin yerinden edilmesini sağlayan gelişmiş ülkeler, bu durumun olumsuz sonuçlarını en az göğüsleyen ülkeler olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca bu rakamlar bize dünyanın zulüm ve adaletsizlik açısından geldiği noktayı çok açık bir biçimde gösteriyor.

Bu genel girişten sonra Arakan sorununa baktığımızda yine son derece kanlı bir zorunlu göç olayıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Myanmar hükümetinin uluslararası kuruluşlara bölgeye giriş izni vermemesi nedeniyle ölü sayısı ve soykırımın bilançosu henüz saptanabilmiş değil. Yine de Bölgedeki kaynaklardan ve uydu görüntülerinden edinilen bilgiler durumun vahametini ortaya koyuyor.

BM’in 2017 Arakan raporuna göre,  “Myanmar güvenlik güçleriyle yerel milislerin işbirliği içinde Müslümanların yüzlerce köyünü yaktıkları, yargısız infaz yaptıkları, kaçmaya çalışan köylüleri dahi öldürdükleri” tespit edilmiş. Raporlarda binlerce ölüden söz ediliyor.

Ayrıca, BM yaşananları ezici zalimlik olarak tanımlayarak

İnsan hakları ihlallerinin “insanlığa karşı işlenmiş suçlar” kapsamında değerlendirilebileceğini söylüyor ve etnik temizliğe dikkat çekiyor.

Merkezi Tayland’da olan “The Arakan Project” adlı insan hakları kuruluşu direktörü Chris Lewa, Myanmar ordusunun, delil bırakmamak için öldürdükleri kişilerin cesetlerini yaktıklarını söylüyor.

BM’in Myanmar’daki İnsan Hakları Özel Raportörü Lee,  yaşanan zulme dikkat çekerek “Bence bu, dünyanın son yıllarda karşılaştığı en büyük felaket” diyor.

Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere Arakan’da Müslümanlara yönelik devlet şiddetinin yarattığı insani trajedi, bütün dünyanın gözleri önünde devam ediyor.

Arakanlılara karşı yürütülen dini ve etnik temizlik harekatı, derin insani krizlerle birlikte hükmünü sürdürüyor.

Sürgün edilerek yurtsuzlaştırılan bu halka reva görülen zulümler sonucu, binlerce insan yaşamını yitirdi, yitiriyor.

Ancak ne yazıktır ki; uluslararası kamuoyu, her geçen gün ölüme daha fazla yenik düşen Rohingyalıların yaşadığı zulme karşı derin bir sessizlik ve eylemsizlik içinde.

Soruyoruz, uluslararası güçlerin bu derin sessizliğinin bozulması için daha kaç masumun, kaç Arakanlı Müslümanın ölüme sürgün edilmesi gerekiyor.

Bizler mazlumun sesine duyarlı sivil toplum örgütleri olarak bu tehlikeli gidişata itiraz ediyoruz.

Arakan’ın asli sakinlerinden olan Rohingyaları yıllardır yok sayma politikasının, sistematik bir tehcir ve soykırıma dönüşmesini endişeyle takip ediyoruz.

Birleşmiş Milletleri ve uluslararası toplumu, inkar ve nefret söyleminden kaynaklanan bu soruna, acilen çözüm bulmak için harekete geçmeye çağırıyoruz.

Sorunun çözümü için Türkiye’nin öncü çabalarını destekliyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ve İslam Dünyasının daha aktif bir pozisyon alması gereğine inanıyoruz.

Bir yerde zulüm varsa bir de zulmeden vardır. Sessizlik, zulmü onaylamak zalime cesaret vermek anlamına gelir.

Zulüm yaptığı tespit edilen devletler için “Güvenlik ve Barışı” sağlamakla yükümlü BM’lerin gerekli yaptırımları hayata geçirmesini bekliyoruz.

Çünkü bizler zulmün ve adaletsizliğin sıradanlaştığı bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Bu vasatta çağın vicdanı olabilecek bir sesin yükselmesi adına 54 Sivil Toplum Temsilcisi olarak Birleşmiş Milletleri göreve davet ediyoruz.

Çağrımızı daha da güçlendirebilmek için siz değerli misafirlerimizin ve vicdan sahibi herkesin desteğini talep ediyoruz.

Konuya ilişkin iki kampanyamızı sizlerin ilgisine sunuyoruz.

İlki BM’i göreve davet ettiğimiz ve Arakan sorununun çözümü için önerilerimizi sıraladığımız e-mail kampanyası.

İkincisi “arakanölüyorBMnerede” başlığı altında bu gece saat 21:00-22:00 arasında gerçekleştireceğimiz Twitter kampanyası.

Ne kadar çok mail ve twit atabilirsek kampanyamız o derece güçlenecektir.

Haydi, hep birlikte Arakan’lı Müslümanların ölüme sürgün edilmesine karşı Türkiye’nin uluslararası camiada yürüttüğü barışçıl mücadeleye sivil toplumun gücünü ve sesini katalım.

Böylece duymayan kulaklara ses, görmeyen gözlere ışık, karanlığa aydınlık olalım.

Belki burada başlattığımız bu kampanya dünyadaki başka vicdanlı insanların sesiyle de buluşup Arakanlı kardeşlerimize bir nefes olur, bir şifa olur, bir deva olur, kim bilir.

Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı

Ayla Kerimoğlu

 

 

 

 

Önceki Yazı

Sosyal Medya Riskler Fırsatlar

Sonraki Yazı

Arakan Ölüyor BM Nerede?

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir