Tarlabaşı’nda Afrikalı göçmenlere diye çıktığımız moral ve destek yolculuğunda sırtımızı dönemediğimiz, bir parça da olsa ihtiyaçlarını karşılamadan geçip gidemediğimiz üç kapı daha oldu. Çakır anne, Kübra ve Aksana. Sierra Leoneli kaçak yaşayan Müslüman çocukların ve ticaret yapmak üzere eşiyle birlikte gelen bir Ganalının evini ziyaret ettik. Afrikalı göçmenlerin sorunları diğer göçmenlerden biraz farklı; siyahi olmanın zorluğunu bizim halkımızın arasında da yaşıyorlar. Müslümanlıkları bile fark edilmiyor esmerliklerinden. Onlara, siyahi olmaları ve Afrika’daki salgın hastalıklar yüzünden pis, dokunulmayacak insan muamelesi yapılıyor. Sierralı çocuklar iki odalı evlerde, 10-12 kişi kalıyorlar. Genelde çöp ve hurda toplayarak, inşaatlarda çalışarak geçiniyorlar. Çünkü iş bulmaları oldukça zor. Ucuz işçi çalıştırmak isteyen fırsatçı işverenler en büyük sorun. Tarlabaşı’nda kiralık evler 500 TL den başlıyor ama ev diye nitelendirdiğimiz mekânların çoğu; bir ya da iki odalı, bazıları ortak apartman banyosunun olduğu mutfaksız, harabe mekânlar.
Kadir Bal adında tanıştığımız gazeteci bir çocuk, birkaç gönüllü arkadaşıyla Tarlabaşı’nın göçmenleri ve orada oturan bazı Türk ailelerle ilgileniyor. Bizim gittiğimiz bir Türk evinde; kira karşılığı birliktelik teklif edilen hatta tacizde bulunulan Rus bir bayan vardı. Türk aileye sığınan Aksana’ya, Kadir’in arkadaşları yeni bir ev bulmuş, eşya arıyorlardı.
Evlerde eksikler çok; çamaşır makinası yok, mevcut halıların durumu berbat, çalışmayan bir buzdolapları var ve en önemlisi de kirayı ödemekte zorlanıyorlar. Çakır anne Selanik göçmeni kimsesiz bir kadın. Küçük bir elektrik süpürgesi, kışlık kıyafet ve yün yorgan istiyor. Kübra zihinsel özürlü şeker gibi bir kız. Annesi ile 8 m2’lik bir odada, 300 TL kira vererek yaşıyor. Anne, Kübra’yı bırakacak kimsesi olmadığı için çalışamıyor. Yemek, banyo ve çamaşır ihtiyaçlarını belediyeden karşılıyorlar. Kübra’nın bir tablet isteği oldu. Bu isteği, bize eşlik eden zabıta arkadaş karşılayacak. Odalarında annenin yatacağı yer yok, yere minder koyup yattığını söylüyor ve ekliyor “bir çekyat olsa!” Kadir, bu insanların ayrıca sosyal ilişkilere de ihtiyacı var, diyor. Afrikalı çocukların çoğu geri gönderilme korkusu ile Tarlabaşı’ndan çıkamıyor. Dahası İstanbul’un bir boğazı olduğunu, otobanlarını, Tarlabaşı’ndan başka mahallelerinin olduğunu bilmeyenler var. Bizden onlar için sosyal etkinlik yapmamızı istiyorlar. Piknik, boğaz gezisi vs.
Tarlabaşı’na iki kez daha giderek ihtiyaç takibini yaptım ve gerekli yönlendirmelerde bulundum.Bu kapsamda; Addas adlı gencin oldukça pahalı olan ameliyatının gerçekleşmesi için Sağlık Bakanlığı’yla yapılan görüşmelerden cevap bekliyoruz. Gana’ya dönmek isteyen ailenin uçak biletlerini karşılama noktasında destek veren Hale Keleş arkadaşımıza da ayrıca teşekkür ediyoruz.