Kendilik Bilinci ve Din Eğitimi

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Dr. Yurdagül MEHMEDOĞLU

“Bu çalışmayla; çok popüler olarak kullanılan, bu çağın modern insana sunduğu “kendini tanı”, “kendini keşfet”, “kendini aş” gibi emir kipleriyle “gerçek kendilik” arasındaki farklılığı ortaya koymaya çalıştık.

Özellikle üzerinde durulması gereken, “kendilik bilincine sahip olmak” la, “egoist bir ben’e sahip olmak” arasındaki farkı ortaya koymaktır. “Kendilik bilinci oluşturan bireyi din hangi unsurlarıyla destekler. Kendilik bilincini fark etmiş olana, dinin hangi açıları yeni başlangıç noktaları belirleyebilir” sorularını din eğitimi vizyonu ile yeniden gösterebilmeyi denedik.

Bu çalışmada, bireyin kendiliğini oluşturmada din eğitiminin katkılarından bahsedilmiştir. Asıl olarak, yetişkinlik yıllarında, bilincini arayan bir benliğe dinin ve din eğitiminin özellikle içsel boyutunun üzerinde ısrar eden bir anlayış sunulacaktır. Kendilik günümüzde bu yönüyle insanın kültürel atmosferi içinde oluşturabildiği tepkiler olarak da tanımlanmaktadır. Kur’ani terminoloji içerisinde ise kendilik kavramına en yakın kavram “nefs” tir.Kur’an dilinde nefs, bazen yaşam sağlayan ruh, bazen manevi ruh olarak ele alınır.  Bazen de sorumluluk sahibi beşeri şahsiyet ve yaratıcısına karşı sorumluluk bilinci oluşturabilen can anlamına gelir. Buna göre kendilik, bir ucu tümüyle maddi ihtiyaçlara uzanan müşahhas bir yapı iken bir yönüyle ucu sonsuza ve ruha açık manevi bir oluştur. Bir çok kavramın tanımlanmasıyla ortaya çıkabilecek olan kendilik, bütün mücerret kavramlar gibi en iyi tanım yapıldığında bile eksik tarafları bulunabilecek bir kavramdır. Bu sebeple kendiliğe ait özellikleri tanıyarak bunları din eğitimi ile irtibatlandırmak daha uygun olur. Kendilik bilincinin oluşmasında güven, cesaret, merhamet, özgürlük gibi temel duygular etkin rol oynarlar.

Bunların beraberinde din eğitimi de kendilik bilincine önemli değerler taşır. Bu değerleri şöyle ifade etmek mümkündür:
1.Sağlıklı Bir Kendilik Bilinci
Kendilik bilinci, dinin ilkeleriyle birleştiğinde başkalarına fedakarlıkla ve isteyerek iyilik yapabilmeyi sağlar.
2.Kendine Özgülük
Kişinin kendine özgü olan biricikliği, bir dini benimseme tecrübesine açık olmayı bekler. Özgünlüğün farkında olmak, insana yakışan ferdi fırsatlardan potansiyelinin sonuna kadar faydalanmayı kolaylaştırır.
3.Kendilik Saygısı
Kendilik saygısının dini bir değer olduğunu söylemeliyiz. İslami literatür içerisinde en şerefli yaratılmış olarak yer edinen varlık insandır. Dolayısıyla insanın önce kendisine saygı göstermesi dini bir ilkedir. Bu ilke İslam dininin uygulamaya dönük yönlerinde vazgeçilmez olarak yerini korur ve bazı temel prensiplere öncülük eder.
4.Kişilik Bütünleşmesi
Düşünce, duygu ve irade arasında ahengin varoluşuyla insanı tatmin eden, mutlu kılan bir hal ortaya çıkar.
Bütünlüğü elde eden bireyin kazanımları yalnızca kendi benliği için bir kazanım olmakla kalmaz, toplumun da kazanımlarını güçlendirmiş olur.
5.Kendini Gerçekleştirme
Din, bireye başka tür öğretilerle sunulamayacak olan bir yalınlık ve sadelik verir. Bu sadelik vasıtasıyla kişiye her alandaki erdemin yolu açılabilir.
6.Özdenetim
Öz, kişiler yerine dini kaynakları referans edindiğinde, daha evrensel olana ulaşabilecek, özgürlüğünü zedelemeyen bir denetim mekanizması kurabilir.

Din Eğitimi İçinde Kendilik Bilincinin Oluşturulmasının Önemi
Kişi kendisine ve geleceğine dair inancını yitirdiğinde, hayatın anlamını da yitirdiği gözlemlenmiştir. Bu, kişinin ruhen çöküşüne zemin hazırlarken hayata karşı yaşama sevincini de azaltan bir kabusa dönüşebilir. Kendilik, bireyin üç istikamete bakmasıyla oluşabilecek bir bilinç türüdür. Bunlardan öncelik ayrımı yapmaksızın bahsetmek gerekirse; birincisi, insanın başkalarına, kendi dışındakilere bakışıdır. Bu bakış, “öteki”ni kendinden bir parça olarak kavrayana değin olgunlaşmamış sayılacaktır. İkinci açı ise insanın evrendeki yerine dair edindiği algıların toplamıdır. Bu ise insanın evrenin vazgeçilemez bir parçası olduğunu anlamasıdır. Üçüncü bakış açısı bireyin özüne doğru indiği, indikçe yükseldiği bir görme ve aydınlanmadır. Bu üç bakış açısı birbirinden bağımsız olamayacak kadar içiçedir. Bu içiçeliğin kavranması, yani bir anlamda kendiliğin bilincine varılması için zaman, evren ile birlikte düşünülmesi gereken bir dış şart olarak belirir. Uzun bir süre geçmesi bilincin olgunlaşması için şarttır. Hiçbir insan bu bilinçle dünyaya gelmez. Gelişmenin varabileceği en son nokta yaratıcının vasıflarının her birine insani bir şekille sahip olmaktır. Kur’an’ın bize sundukları arasındaki en önemli ilkelerden biri de, kendini bilmenin, kendine özen göstermekten çok, kendine bir varoluş amacı belirlemek, kendini tanımak anlamına geldiğidir. Bütün büyük dini sistemlerin en eski ilkesi olan “kendini bil” ilkesi, geleneksel evrensel bütünlüğünden koparılmadan bu eğitim içinde işlenmelidir.

Sonuç olarak; Yetişkine ehil ellerden sunulacak din eğitimi, onun arayışlarına cevap verir. Eğitimle din sadece yüceltilmiş beklentiler, güzel rüyalardan ibaret hayatın dışında bir sistem olarak algılanmasından çıkartılmalıdır. Bunun yerine, din eğitiminde dünyayı olduğu gibi anlama ve iç dünyayı fıtri özelliklere göre düzenleyebilecek yöntemlere yer verilmelidir. Bu eğitimden sonra yetişkin birey aynı zamanda erişkin birey vasfını da kazanabilir ve problemlerinin yaratıcının ilkelerinden mi, yoksa kendilik bilincini oluştururken karşılaştığı pürüzlerden mi kaynaklandığını anımsayabilir.

Günümüzde din eğitimi, insanlık tarihinin ortak mirası olan sevgi, cesaret, güven, merhamet gibi duyguları insanın hizmetine sunmak için bir duygu eğitimi tasarlamalıdır. Bireyin kendi potansiyelini keşfetmesine engel olan geleneksel manilerin, dini anlamda kişiye zarar verdiği, yetişkin eğitiminin işlemesi gereken ilkeleri arasındadır. Yetişkin din eğitiminin gayelerinden birisi, toplumumuzun yanlış algılamalarından biri olan “toplum merkezli” Kur’an anlayışı yerine “insan merkezli” Kur’an anlayışını yerleştirmek olmalıdır.”

Not: Bu programın özeti, Yurdagül hanımın kendi notları üzerinden hazırlanmıştır.

Hazırlayan: Özer Çelebi

 

Önceki Yazı

Türk Dilinde Tasfiyecilik ve Sonuçları

Sonraki Yazı

Çevre Kirliliği ve Nükleer Santraller

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir