Gaziantep Düğün Yeri Taziye Ziyareti

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

20 Ağustos 2016

‘’Bir düğün yerine bomba atacak kadar insanlığa düşman olan terör, hiçbir değer tanımayan yüzünü bu kez de bir düğün yerini matem yerine çevirerek gösterdi.’’
20 Ağustos Cumartesi günü,Besna ve Nurettin çiftinin akrabaları ile birlikte oturdukları sokakta düzenlenen düğün törenine canlı bomba tarafından düzenlenen saldırı sonrası Başbakanımız Binali Yıldırımın da dediği gibi, terör hiçbir değer tanımıyor, insanı insana kıydırmanın en acımasız yollarından birini kullanarak, canlı bomba ile birçok hayatın felakete dönüşmesini sağlıyordu.
Bulunduğu coğrafyada stratejik konumda olan ve gıda-giyim gibi temelihtiyaçürünlerini kendi kaynaklarından sağlayan sayılı ülkelerden biriyiz. Çıkarlarını halklar üzerinde kurdukları korku hâkimiyeti ile korumaya çalışan bir takım gruplar ya da devletlerin politikalarını gerçekleştirmede bir araç olarak kullandıkları terör, ülkemiz insanını bir kez daha hedef aldı. Yıllardır mücadele içinde olduğumuz terör örgütleri, sivil ölümlerin sayıca arttığı terör saldırıları ile; insanımızın ruhsal anlamda yıkıntıya uğramasına,güven,merhamet sevgi gibi duygularının zayıflamasına vetoplumunruh sağlığını etkileyecek psikolojik bir savaş zemini yaratarak, kentlerin, mahallelerin, aşiretlerin ve ailelerin kendi içine kapanıp, sosyal iyilik halinin zedelenip kaybolmasına, nefret ve öfke duygularının artmasınayol açacak bir kaos ortamını ülkemizde oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Siirt Pervari’den gelerek Gaziantep’e yerleşen Akdoğan ailesinin çocuklarını evlendirmek için düzenledikleri düğün eğlencesinde patlatılan canlı bomba, 50 den fazla insanın ölümüne 100 den fazla insanın da yaralanmasına sebep oldu. Haberi ilk duyduğum zaman düğünlerde çalan müziğin eşliğinde ortalıkta koşturan çocuklar geldi aklıma. Bu patlamada da canlı bomba dahil birçok çocuk ölmüştü. Gelin ve damadında yaralandığı saldırıda ölenlerde, yaralananlar da yakın akrabalardı. İçimizi acıtan bomba haberinin ardından, düğün evinin yüreğine bir nebze olsun dokunabilmek için kadın çalışmaları yapan STK’ları organize edip Gaziantep’e bir taziye ziyareti yaptık.Hazar Derneğini temsilen ben -Emir Sultan Baryaman-ve Gül Akay bu ziyarete katıldık. Ziyaretten bir önceki gece dernek çalışanımız Fatma ablamızın kızının kına gecesi vardı. Mutlu gününde arkadaşımızı yalnız bırakmamış, kınaya katılmıştık. Yapılan eğlencenin içinde, zihnimde hep Gaziantep’teki saldırının hayali geziyor, farklı bir ruh hali ile ortamı izliyordum.
Gaziantep’teMemursen’in bizi karşıladığı taziye ziyaretine STK’lardan 60 kadın katıldı. Çarpık yapılaşma, gecekonduların üzerine çıkma katlarıyla en fazla 4 katlı binalardan oluşan sıvasız tuğladan duvarlarıyla sanki 20 Ağustos gecesi yaşanılan acının hüznünü taşıyan mahallenin çoğunluğu, iç göç ile Gaziantep’e gelmiş vatandaşlardan oluşuyordu. Araçlardan inip gelin olan Besna’nınbaba evine yürüdük. 80 yaşında babaanne ve gelinin kuzeni karşıladı bizi. Ziyaretimizden memnuniyetlerini belirten tebessümlerinin yanında, gözleri hüzünden donuklaşmış yorgun bir hal içindeydiler. Karşılaştığımız kime sorduysak en az bir kaybı vardı, bazılarınınsa birden çok… Babaanne ise 6 torun, iki evlat, yeğenler ve birçok yakın akrabasını kaybetmişti. İnsan hayatının ahir zamanında böylesi bir acı yaşamasının daha ağır olacağı, yaşlı bir insanı teselli etmenin daha zor olacağı, ölen herkes için kendi hayatınıdefaten feda edebileceğidüşüncesi doldu zihnime. Besna bizi görünce ağlamaya başladı, hala olayın şokunu yaşıyordu. Nişanlısı amcaoğlu olan Nurettin ile,“biz insanları bir araya topladık, biz sebep olduk” diye hayıflanıyorlar dedi, kuzeni. Boğazımıza düğümlenen kelimelerle olayda onların suçu olmadığını, bunun tek suçlusunun bu hain saldırıyı planlayanların olduğunu söyledik ama ruhundaki kırıklığı ve acıyı alamadık Besna’dan…“Bir daha olmasın, Allah düşmanıma vermesin.. bunu yapanları Allah yaksın ama öldürmesin, sonsuza dek acı çeksinler, bu acı çok zor… Üstelik hala yoğun bakımda olan yaralılarımız var, bari onlar yaşasın…Her yeni ölenle bir kez daha kahroluyoruz” diyorlar, taziye evindekiler. Onlar, acının merkezinde oldukları için mağdurlar ama aslında bu olayın mağduru hepimiziz. Hepimiz böylesi bir acının şahitliğindeyiz. Dünyada zalimin zulmünü ne derece korkunç bir şekilde arttırabileceğinin de şahidiyiz.Bu şahitlik, bizi dünya hayatına karşı muhabbetsiz, endişeli ve tedirgin yapıyor. Kalbimizde sığınabileceğimiz bir Allah inancının olmasına, dualarımızın icabet bulacağına, dünyanın geçiciliğine sarılıp sabır ve ihlas ver Ya Rab diyorum…

Önceki Yazı

Hatay Mülteci Yetimhane Ziyareti

Sonraki Yazı

“Halk orduya darbe yaptı”

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir