Bir Evrensel Projemiz Var Mı?

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Kenan Gürsoy

Etkileşim Yayınları
Medeniyet, ayırıcı olmaktan çok birleştirici ve bütünleştirici bir kavramdır. Kültürü, adeta gerçekleştirilmesi söz konusu olan bir insan anlayışı etrafında toplarlar. Sadece kendine dönük olmaksızın, bütün bir cihan için teklif edebileceği toplu bir görüşü, bir vaadi, sözün kısası kendisi ve diğerleri için tasavvur ettiği bir projesi vardır. Bu proje, kendi değerlerinden, onları gerçekleştirme azminden ve temelde bulunan bir kendilik bilincinden kaynaklanır. Fakat yöneliş itibariyle evrensel bir ufku hedefler. Mesela, Avrupa Birliği fikrinin müşterek bir Avrupalılık ruhundan kaynaklandığı kesindir. Çoğu zaman, bu kendine has müşterek yönelişin farkına varılan yer, ötekilerle karşılaşılan o zemindir ve bu karşılaşmanın karakterinin mutlaka dışlayıcı olması gerekmez. Tam tersine öteki, diyaloğa girişilebilecek, alışverişte bulunulabilecek ve sahip olunan o değerlerin kendisiyle sınanabilecek olduğu, tamamlayıcı ögedir. Belki de her medeniyetin, o içteki farklılıkları birleştirici ve bütünleştirici değerler alanını, ötekileri de kucaklayabilmek adına genişletmek isteyebileceği, yönelimsel bir tavrı vardır. Konuya sadece antropolojik ve siyesi veçhesi içinde değerlendirmeden, etik bir alana intikal ettirmek  bize, bu karşılaşmanın iyi niyetli bir etkileşim ve ittifak ortamı haline dönüşebileceğini hissettirmektedir. Zira etik olan, farklı kimliklerin adacıklar halinde birlikte yaşamaya mecbur kaldıkları bir yer değil; fakat kendilerine has şahsiyetlerini, birbirleri karşısında ve birbirleriyle iletişim halinde fark ettikleri sahnedir. Bunu kendileri kadar, muhataplarını da içine alan bir değerler sistematiği çerçevesinde başarırlar. Böylece kendi değer ve anlam bütünlüğümüz için yakaladığımız insan telakkisi, ne kadar evrensel bir anlayış şeklinde kendini açığa vurursa, sadece cihanı kucaklamakla kalmaz, kendi bünyesindeki birliği de o kadar anlamlı ve derin bir biçimde perçinler. Acaba bizim kendi medeniyet tasavvurumuzdan kaynaklanan evrensel bir projemiz var mıdır?
Medeniyeti, “dikkat” olarak tanımlayan Yahya Kemal bir başka noktada “ses” ile medeniyet bilinci arasında bir ilişki kurar gibidir. “Baki kalan bu gök kubbede, bir hoş sada imiş.” Gök kubbe, bütün bir cihanı kucaklayan evrensellik bilincini temsil ettiğine göre, “kendi gök kubbemiz” altındaki o sadayı yakalayabilmek, yaratılmışlığın bütünlüğü çerçevesinde topyekun insanlığı kendimize muhatap alabilmektir.
Kendine has bir “ses”e sahip olmak, kendisi olmak kadar, ötekine seslenebilmektedir. Seslenmek, onu kendisine çağırmak anlamına da gelir. Bu, kendini diğerlerine açmak, onlara yönelmek kadar, yine onları kendine bir davettir. Cihan ufkunda baki kalacak hoş sada, evrensel bir projeye sahip olmak, kendimizi cihana yönelen sesimiz ve çağrımız itibarıyla yakalamak olsa gerekir. Yeter ki bu çağrıda çağrıda sesimize kulak verenler de olsun.
İşte o zaman insanın insana ufuk olması gibi, medeniyetlerin de bir tevhid (birlik) medeniyeti yaratmak adına birbirlerine ufuk olabileceğine kendi adımıza fark etmemiz mümkün olacaktır. O halde yükselen bir sesle kendimize soralım:
“Bir Evrensel Projemiz Var Mı?”
Bu ses bizi kendimize hatırlatacaktır.{jcomments on}
Önceki Yazı

Tam Kelimelere Sığınmak

Sonraki Yazı

Teoloji Olarak Yorum- Gazzali ve İbn Rüşd’de Te’vil

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir