Göç Hikayeleri; Bayırbucak Türkmenleri

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:
23 Ocak 2016
Suriye’deki savaş ve şiddet gün geçtikçe artmakta. Saldırılardan kaçan Bayırbucak Türkmenleri, Türkiye sınırına sığındı. Özellikle mevsim şartlarının kötüleşmesiyle sınırda yaşayan Bayırbucak Türkmenleri açlıkla, kıtlıkla mücadele ediyor, zor yaşam koşullarıyla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Derneğimiz bu ay ‘Göç Hikayeleri’ programı kapsamında Bayırbucak Türkmenleri’ni ağırladı.
Şu sıralar Türkiyede eğitim gören iki kız kardeş ve Suriyede öğretmen olan ve burada da Suriyelilerin eğitimiyle ilgilenen Hatice Hanım bize göç hikayelerini anlattılar.
Öğrenci kızlarımız (güvenlik nedeniyle isimlerini veremiyoruz) şunları anlattı:
“Biz Suriye’de Bayırbucak Türkmenlerinin yaşadığı bir köyde hayatımızı sürdürüyorduk. Bir süre sonra savaş köylerimize kadar yaklaştı. Bir gece bahçede oturmuş sohbet ediyorken büyük bir patlamayla irkildik; Yan bahçeye bomba atılmıştı. Babam cephede savaşıyordu. Köyde neredeyse hiç erkek yoktu. Büyük bir panik halinde kaçışmaya başladık. Annem, biz iki kardeş, biri engelli, diğeri bebek olan öteki kardeşlerimizi de alıp dağlara doğru koşmaya başladık. Uzunca bir süre koştuktan sonra köyden gelen bir tanıdıkla karşılaştık ve bizi arabasına aldı. Bütün gece boyunca kaçmaya devam ettik. Sabah Türkiye sınırına gelmiştik. Orada bizi Türk askeri karşıladı. Hemen yiyecek, içecek ve su verdiler. Sonra bizi içeri alıp kamplara yerleştirdiler. Üstümüzde başımızda bir şey yoktu. Onları da tedarik ettiler. Yaklaşık 3 yıldır buradayız.”
 

Ardından öğretmen olan Hatice Hanım şunları anlattı:
“Suriye’deyken Türkmenler olarak 2.sınıf muamele görüyorduk. Bize tarihsiz, köksüz muamelesi yapıyorlardı. Biz de geçmişimizi, tarihimizi bilmiyorduk. Bu olayların başlamasından sonra tarihimizi araştırmaya karar verdim. Önce ‘Türkmen’ ifadesinin nereden geldiğini araştırdığımda karşıma iki açıklama çıktı. Biri; Türk-İman bileşiminden meydana gelen Türkmen ifadesiydi. Diğer açıklamaya göre ise; Türk adam anlamına gelen Türk-man kelimesiydi. İlk ifade bana daha yakın ve sevimli geldi.

 
Türkmenler sağlam yapılı ve savaşçı kişiler oldukları için sınır bölgelerine yerleştirilmeleri daha uygun görülmüş. Fakat  Esed’in  İsrail’le yaptığı işbirliği neticesinde ilk yaptığı şey, bu bölgelerden Türkmenleri kovalamak oldu.
 
Bayırbucak,  Yayladağı’na çok yakın bir yerdir. Suriye’nin en fakir insanlarının yaşadığı bölge olmasına rağmen savaştan önce cennet gibi bir yerdi. Ancak maalesef tarlalarımızı ekmek için bile özgür değildik, ne ekeceğimize, ne kadar ekeceğimize Esed rejimi karar verirdi.
 
Eğitim almamız da istenmiyordu. Hasbelkader okuyup öğretmen olanları kendi köylerinde görevlendirmiyorlar, başka yerlere atıyorlardı. Dışarıdan gelen öğretmenler de ciddi bir eğitim vermiyor adeta eğitimsiz kalmamız isteniyordu. Ancak çocukların karneleri hep başarılı notlarla doluydu. Böylece eğitim almış sanıyorduk kendimizi. Şimdi anlıyoruz ki bu bir siyasetti. Çünkü bu bölgelerdeki halkı eğitimli olması ve kalkınması rejimin işine gelmiyordu. Babam ileri görüşlü bir adam olduğu için beni okutmayı çok istedi. Köyde eğitim alamayacağımızı anlayınca da şehirde okumamı sağladı. Öğretmen olmak için eğitim almış olmama rağmen memuriyete bir türlü geçemedim. Çünkü bizim öğretmen olarak çalışmamızı istemedikleri için yeterliliğimizi kabul etmiyor, türlü bahaneler uyduruyorlardı.

Bizler Türkmen olmamıza rağmen çocuklarımıza Türk ismi veremezdik. Bizleri asimile etmek için çocuklarımıza Arap adı vermemizi mecbur tutuyorlardı. Böylece nüfusta Arap, yaşantıda Türk isimleri taşıyan çocuklarımız oldu.

 
80’li yıllarda Türkçe konuşmak, Türkçe kitap okumak da yasaktı. Türkçe konuşanlara ve Türkçe kitap bulunduranlara hapis cezası veriliyordu. Türkçeyi hiç konuşmayınca Türkçe bilmeyen Türkmenler ortaya çıktı.
 
Ekonomik olarak güçlenmemizi de istemiyorlardı. Arsalarımızı elimizden alıp alevilere verdiler. Böylece Türkmen köyleri arasında nevzuhur alevi köyleri oluştu.  Bütün bunlar Esed siyasetinin bir parçasıydı.
 
Çatışma başladıktan bir süre sonra iş öyle bir yere geldi ki ‘Esed yanlısı mısınız, muhaliflerden misiniz’ sorularına muhatap olmaya başladık. Esed Müslümanlara zulmediyordu. Bu yüzden ‘biz onun karşısındayız’ dedik ve savaş başladı.
 
Savaş esnasında bir şekilde Türkiye’ye geldik ve sizlere sığındık.
 
Biz Suriye’deyken ‘siz Türksünüz, kendi ülkenize gidin’ diyorlardı. Burada ise bizi Suriyeli görüp aynı şeyleri söyleyenler oluyor.”

Hatay’ın Yayladağı İlçesi’nin karşısındaki Suriye’nin Bayırbucak Türkmenleri bölgesine dün Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a bağlı birliklerin karadan, Rusya’nın ise havadan ve denizden düzenlediği saldırılar bölgede büyük bir tedirginlik yarattı.”

İlk defa bu haberlerle Türk Halkının gündeminde yer alan Bayırbucak Türkmenleri için yapılması gereken çok şey var. Son zamanların en çetin sınavlarından biri, topraklarımıza çaresizce ayak basan muhacirlere göstermemiz gereken ensar ahlakı.
Eğer biz isar/digerkamlık ruhunu diriltmez bu kanayan yaralara merhem olamazsak bu sınavdan geçemeyiz gibi geliyor.
Önceki Yazı

Madaya Yardım Organizasyonu

Sonraki Yazı

Belçika’da Gent Sığınmaevi Ziyareti

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir