Biz Sizi Bir Nefisten Yarattık…
Araf sûresi /189
Kadın ve erkek aynı cinsin türleri olarak yaratılıp ortak hak ve sorumluluklarla donatıldılar. Her ikisi de halife olma kemalâtına sahip olup eşrefi mahlûkat paydasında eşitlendiler. Sonra “birbirlerinin dost ve yardımcısı olarak” adalet, merhamet, saygı gibi ahlaki ilkelerin ışığında dünyayı tesis etmekle görevlendirildiler.
İnsanlığın en eski kurumu olan aile bu kutsal görevin uygulanacağı ilk ve en önemli alandır. Toplumun geleceği ve aile arasında kurulan doğrudan ilişki dolayısıyla modern zamanlarda da aile kurumu önemini korumaya devam etmektedir.
Farklı aile biçimleri olmakla birlikte, aile, biri diğerinin yerine ikame edilemeyecek kadar birbirinden farklı iki ayrı bireyin, hayatı birlikte yürümeye karar verdiği ortaklığın adıdır. Bir olmak, birlik olmak ancak iki ayrı kişi olunursa gerçekleşebilir. Bu da diğerinin varlığını ve tam bir birey olduğunu teslim etmek ve saygı duymakla mümkün olur. Bu birlik saygı ve sevgiyle beslenerek pekiştirilir. Bu birliktelikte kadın kocasının mülkü değil, eşidir, paydaşıdır, ortağıdır.
Şiddettin her türlüsü hem bu birlikteliğe hem de insanlık onuruna yapılan saldırıdır. Şiddet, uygulayan için zavallılığın ve güçsüzlüğün bir ifadesi, şiddet uygulanan için ise büyük bir yıkım, acı bir dram ve hayal kırıklığıdır. Böyle bir ortamda şiddete tanıklık etmiş çocukların psikolojilerinin, dünya algılarının, adalet duygularının zedelenmesi kaçınılmazdır. Ayrıca bu tanıklıklar, istediğini elde etmenin bir metodu olarak şiddeti geleceğe taşıyacak bir mekanizmanın zihinsel kodlarını yeniden üreten bir vasatı oluşturmaktadır. Hem bireyler üzerinde hem aileler hem de toplum üzerinde şiddetin yıkıcı etkisi tartışılmazdır. Şiddetin sorun çözmede bir yöntem olarak meşrulaşması giderek yaygınlık kazanmakta, güçlüden güçsüze doğru akan bir nehir gibi sel olup insanlığı; kadını, çocuğu, yaşlıyı tehdit etmektedir.
Ulusal ve uluslararası tüm gelişmelere rağmen, kadına yönelik şiddet tüm dünyada 21. yüzyıla taşınan en önemli sorunlar arasında yer almaktadır.
BM verilerine göre dünyada her üç kadından biri şiddete maruz kalmakta. Yine aynı verilere göre cinsel istismar ve şiddete maruz kalan kadınların yüzde 50’si 16 yaşından küçük kız çocukları olmaktadır.
Her dört kadından birinin hamileliği boyunca da fiziki veya cinsel istismara maruz kalıyor olması şiddetin sınır tanımazlığını da ortaya koymaktadır.
Ülkemizde de maalesef her türlü tedbir ve yasal düzenlemeye karşın şiddetin ivme kazanmış olması ve her geçen gün aile içi şiddete kurban giden kadın sayısının artması oldukça düşündürücüdür.
Son olarak kayınvalidesini desteklediği için kayınpederi tarafından öldürülen Yankı Özcan örneği kadınların şiddete maruz kalmaları için her şeyin bahane olabileceğini göstermektedir.
Ortada ciddi bir sorun var. Üstelik sürekli artan ve pervasızlaşan bir sorun. Duyarsız kalmanın, gözlerimizi ve kulaklarımızı kapatmanın gittikçe zorlaştığı bir sorun.
Artık, kadına karşı işlenen şiddet, taciz, tecavüz ve cinayet gibi zulümlerin suçlularına karşı sessiz kalarak suçluların cesaret bulmasına ortak olamayız. Çünkü biz, zulme sessiz kalmanın suçu onaylamak ve iştirak etmek anlamına da geldiğini düşünmekteyiz.
Kadına yönelik şiddet hiçbir argümanla meşru, makul ve haklı gösterilemez. Şiddeti bir yöntem olarak gören ve öneren yaklaşımlar kınanmalı, reddedilmeli ve bu zihniyetlerle mücadele edilmelidir.
Salt determinist yaklaşımların şiddeti açıklamaya ve çözmeye yetmediği, meselenin çoklu-nedensellik ilkesi bağlamında geniş bir perspektiften ele alınması gerektiğinin farkındayız. Yine de konu üzerinde düşünmeye, farkındalık oluşturmak için sahaya inmeye, şiddete karşı kadınları uyarmaya ve destek mekanizmalarından haberdar etmeye yönelik bir çalışmanın, bizim gibi kadın temalı çalışmalar yapan bir dernek için bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz.
Bu sorumlulukla hazırlanan projede insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamanın kadının da hakkı olduğunu, şiddetin sorun çözmenin bir yolu olmadığını, şiddetin aile düzenini ve toplum düzenini bozduğunu ve gelecek nesle şiddeti miras bırakmak gibi başka sorunları doğurduğunu yüksek sesle söylemek istiyoruz. Şiddete maruz kalan kadınlara çözüm yollarını göstermek, onlara destek olmak arzusundayız.
Her geçen gün dozu ve sayısı artan şiddet, taciz ve tecavüz haberleri ile sarsılan bizler, seslerimizi bu projede birleştiriyor ve kadın-erkek hepinizi bu adaletsizliğe ve zulme karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.