Şahkulu Cem Evini Ziyaret Ettik

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

25 Aralık 2011

25 Aralık 2011’de Pazar günü, Aleviliği ve Alevi kültürünü daha yakından tanımaya yönelik bir gezimiz vardı. Bu sebeple 14. yüzyılda Anadolu’ya gelen Horasan Erenlerinin açtıkları en eski Alevi  Dergahlarından biri olan  Şahkulu Sultan Dergahı’na gittik. Hazar Derneğinden yaklaşık on kişilik bir grupla Göztepe’deki Dergaha ulaştık, avluyu geçip  Cem Evine girdik, sonra  sessizce oturup  her pazar günü gerçekleşen sema törenini izledik, , dağıtılan lokmadan yedik. Dedenin sohbetini dinlerken bir yandan  Alevilik kültürü ve inancına dair pek çok şey öğrendik,  bir o kadar da benzerlikleri keşfettik.

Şahsen ben çok etkilendim, Gezi yorumlarıma gelince;

Dergaha tıpkı camiye girer gibi ayakkabılarımız çıkarıp girdik, gülkurusu halı ve bordo tezyinatın olduğu çok büyük olmayan tek bir kubbenin altında dedenin sohbetini dinledik ki bizdeki cuma hutbesine denk diye düşündüm ben. Sonrasında da yine dedenin duaları, saz eşliğinde söylenen ilahiler, deyişler ve semahtan oluşan bütün töreni izledik.
Mekanın on iki köşesinin her birinde bir isim yazıyordu; bunlar Muhammed Ali diye başlıyor ve Muhammed Mehdi ile bitiyordu, sanırım on iki imamın isimleri idiler.

Dedenin sol tarafındaki mermerlerden birinde alt alta;
Muhammed Mustafa
Ali el Murtaza
Fatmat_üzzehra
Hasan hulk-ı rıza
Hüseyin şehid-i kerbela

Diğerinde; Lailaheillalah, Muhammed Rasulullah, Aliyyun Veliyullah
yazıyordu.

Dede’nin sohbeti esnasında da fark ettiğimiz üzere bu sıralama ile dua ve niyaz ettiler, salat-u selamı da “…seyyidina muhammedun ve ehl-i beyt” diye sonlandırarak söyediler.
Dede  sohbetinde ilmin öneminden, ilim öğrenmenin yanı sıra bunu hayatımıza geçirmenin öneminden bahsetti. Hulefa-i Raşidin’in huzuruna getirilen “Yasin Suresini ezberlemiş papağan”ı örnekleyerek kendi dilinde kavramadıktan sonra Kur’an-ı Kerim’in anlaşılamayacağını söyledi. “Bazı kişiler onun  halk tarafından anlaşılmaması sayesinde diledikleri gibi hüküm verdikleri için böyle olmasını tercih ederler.”dedi. Ama bunun yanı sıra  Kur’an’ı kavramak için Türkçe okumanın da yetmeyeceğini, ancak Onun ne söylediğini düşünerek bütününe vukuf edebileceğimizi “Hamd” kelimesini örnekleyerek anlattı.
İbadete başlarken geçilmesi gereken ilk kapının “Rıza” kapısı olduğunu ve birbirimizden rızalık almanın  ibadete hazırlık olduğunu belirtti.

Türkçe Kuran vurgusuna rağmen birçok duayı ve son Fatiha suresini  Arapça okuması ise bir anlamda tezattı ama bana kalırsa  aslında metni anlamaya yaptığı vurgu bizlerin de önemle üzerinde durduğumuz bir durumu işaret ediyordu.
Yaşanan ufak bir aksilik ise öncesinde Cem sırasında fotoğraf çekme izni almış olmamıza rağmen fotoğraf çekildiği için oradaki cemaatten bir iki kişinin rahatsız olmasıydı. Velhasılı kelam tören sonunda orada bulunan pek çok kişi yanımıza gelerek orada olmamızdan memnuniyetlerini dile getirdiler. Aynı dine, aynı peygambere inandığımız yüzyıllardır aynı topraklarda beraberce yaşadığımız, yakın bir komşuya yaptığımız  hoş bir ziyaret idi bu günün özeti.

Hazırlayan:Fatma Topçu

Önceki Yazı

STK’lar Arası İletişim

Sonraki Yazı

Başbakan’ın İftar Davetine Katıldık

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir