1 Haziran 2006
Hazar Grubu Yönetim Kurulu Üyeleri olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kadın Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret ettik. Merkeze girdiğimizde bizi her biri birbirinden güzel tarihimizdeki Türk kadın portrelerinden oluşan tablolar karşıladı. Ardından KKM’nin başkanı Sayın Özdeyiş Topbaş Hanım ve özel kalemi Emine Akalın ile oldukça samimi ve sıcak bir ortamda anlamlı ve verimli bir toplantı gerçekleştirdik.
Sayın Özdeyiş Hanım kadınla ilgili sorunlara çözüm üretmek amacıyla kurulmuş olan KKM’nin, “Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir.” düsturuyla hareket ettiğini anlattı. Ve KKM’nin alanla veren arasında titiz, temiz, kırmadan, incitmeden nazik bir köprü vazifesi gören, sorumluluğunun bilincinde bir merkez olduğunu söyledi. KKM sadece yardım yapan bir kuruluş değil, kadına ait eğitim, sağlık, meslek edindirme ve diğer her türlü sorunla ilgilenmeye çalışıyor.
Yardım sistemleri oldukça dikkatli ve itinalı bir şekilde işliyor: İhtiyaçlı ailelerin başvuruları ya da kendi tespit ettikleri ihtiyaç sahiplerini önce gezici ekiplerle bizzat gidip ziyaret ediyorlar, hakiki ihtiyaç sahiplerini ve ihtiyaç alanlarını belirledikten sonra, gönüllülerden ve hayır sahiplerinden temin ettikleri malzemeleri yine gezici ekipleri vasıtasıyla gerekli yerlere teslim ediyorlar. Üstelik bu yardımlar bir kereye mahsus değil, eğer ailelerin ihtiyaçlılık durumu süreklilik arz ediyorsa, durumu tahkik edip periyodik yardımlara devam ediyorlar. Yardımları almak için de yine gezici ekipleri görevde; yani yardım yapmak için evde topladığınız temiz tertipli kullanılabilir eşyaları sadece telefonla bildirmek yeterli, adresten teslim alıyorlar.
Özdeyiş Hanım, yaptıkları çalışmalardan örnek verirken hiç de azımsanmayacak sayılardan bahsediyor. Örneğin; eğitim dönemi başında 6000 öğrenciye kırtasiye ve giyim yardımı yaptıklarını, hem de onlar için bir mağaza ortamı oluşturulduğunu ve mağazada alışveriş yaparak ihtiyaçlarını aldıklarını ve dahası çocukların gözlerindeki parıltıyı anlatıyor… Sonra İstanbul’da yaşayan, neredeyse hiç deniz görmemiş 250 kadınla yaptıkları Boğaz Gezisi’ndeki mutluluklarını anlatırken hepimizin yüzünde bir tebessüm oluşuyor… Toplantının sonunda karşılıklı olarak birlikte yapabileceğimiz çalışmalar ve yeni projeler üzerinde fikir alışverişinde bulunuyoruz. Ortak projelerde birlikte somut çalışmalar yapabileceğimiz kanaatine varıyoruz.
Konuşmalarımız sırasında, “Yardım alma ve dağıtma sürecinde hakikaten bu kadar titiz ve dikkatli olunabilir mi?” şeklinde zihinlerimizde oluşan soru işaretleri, daha sonra Sayın Özdeyiş Hanım ve Emine Hanım’la birlikte gezdiğimiz atölyelerde tamamen siliniyor. İlk girdiğimiz atölye El Sanatları ve Geri Dönüşüm Atölyesi; her birimiz hayranlığımızı gizleyemiyoruz. Gönderilen yardımlardaki her teferruat burada anlamlı bir eşyaya dönüşmüş durumda. Görevli arkadaşımız söylemeden gördüğümüz saatin aslında bozuk bir cd olduğunu, sehpanın ayaklarının bastonlardan oluştuğunu fark edemiyoruz.
Tencereler, tavalar, kaşıklar, parfüm şişeleri, çöpe attığımız kaçmış ince çoraplar vs. hepsi inanılmaz, kullanılabilir, hatta salonumuzun en baş köşesine layık anlamlı eşyalara dönüşmüşler. Bunları üreten hanımı tekrar tekrar tebrik ederek ayrılıp süslü, cezbedici, bembeyaz döşenmiş tam gelinlere layık bir odaya geçiyoruz; kullanılmış olduğuna bin şahit ister gelinlikleri sanki ünlü bir butik geziyormuş gibi seyrediyoruz. Pek tabii hemen buradaki zerafetin altında yatan fikrin oraya gelinlik almak için gelen genç kız ve aileyi incitmeden memnun etmek olduğunu fark etmekten memnun bir şekilde ayrılıp Çeyiz ve Mefruşat Atölyesi’ne geçiyoruz. Burada da bağışlanan kumaşların yanı sıra merkeze ulaşan kullanılmış yastık, yorgan, nevresim, tül gibi eşyaların yeniden elden geçirilerek, kesip, biçilip, dikilerek en ünlü mağazalardan aldığımız mefruşat ve çeyiz ürünlerine nasıl dönüşmüş olduğunu görüyoruz. Yenilenmiş, ambalajlanmış, barkotlanmış yatak örtüleri, nevresimler, kırlentler, banyo takımları ve daha neler neler… Bu ürünlerin sadece çeyiz olarak değil Çocuk Esirgeme Kurumu’na giden nevresimler olduğunu da öğreniyoruz. Son olarak gezdiğimiz Giysi Atölyesi’nde de kullanılmış giysilerin ayrıştırılıp, modern makinelerde yıkanıp, kurutulup, ütülenip, paketlenip barkotlanma sürecine şahit oluyoruz.
İçimizdeki hayranlık ve memnuniyet duygularını ifade ederek, birlikte yeni projelerde çalışma isteğimizi yineleyerek Sayın Özdeyiş Topbaş Hanım’a teşekkür ettik. “Her konuda kadınımızın yanındayız” ilkesiyle hareket eden KKM’deki sıcak, samimi ve tam bir hanım titizliğiyle oluşturulmuş ortamı bizzat görmüş olmaktan dolayı içimiz rahat ama bir taraftan da sorumluluk bilincimizin arttığını fark ederek ümitvar bir şekilde oradan ayrıldık.
Hazırlayan: Lütfiye Göktaş