Wo/men For Women Projesi kapsamında düzenlenen STK çalıştayı 12 Aralık 2014 Cuma günü gerçekleşti. 34 STK ve 11 kurumun katıldığı çalıştay, kayıt ve çay ikramıyla başladı. Çalıştayın öğleden öncesi sunumlar, öğleden sonrası çalıştaylar ve son oturum da forum olarak tasarlanmıştı. İlk oturumda açılış konuşmasını yapan Hazar Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu Wo/men For Women projesini, amaçlarını ve faaliyetlerini anlattıktan sonra Belçika ziyareti, Belçika’da şiddetle nasıl mücadele edildiği ve oradan elde edilen iyi uygulama örnekleri hakkında bilgi veren bir sunum gerçekleştirdi.
Ardından Şiddetle mücadele ŞÖNİM’lerin fonksiyonu ve yasal süreçler hakkında ŞÖNİM (Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi) Müdürü Nermin Fügen Özer bilgi verdi.
Çalıştayın son konuşmacısı olan M. Fatih Aysan, Dünya’da ve Belçika’da şiddet olgusuna değindiği konuşmasında, Türkiye’de şiddetle mücadele konusunu Aileyi Koruma Kanunu ve İstanbul Sözleşmesi bağlamında ele aldı ve proje kapsamında yapılan saha araştırması sonuçları hakkında bilgi verdi.
Öğle yemeğinin ardından 5 ayrı konu üzerinde düzenlenen çalıştaylar başladı. Her bir çalıştaya moderatör ve raportör dahil olmak üzere 10 ila 15 kişi arası katılım oldu.
Çalıştaya katılımlar kişilerin daha önceden yaptıkları tercihlerle belirlenmişti. İki oturum şeklinde gerçekleşen çalıştaylar sonunda çalıştay sözcüsü ya da moderatörü, çalıştay çıktılarını genel kurulda katılımcılarla paylaştı.
Çalıştay çıktılarının istişareye açıldığı foruma aynı gün öldürülen iki kadın özelinde kadın cinayetleri kınanarak başlandı. Çalıştaylarda alınan somut önerilerin bir rapor haline getirilerek ilgili kurumlarla paylaşılması, konuya ilişkin alınacak önlemlerin takip edilmesi gereğine değinildi ve bunun için STK çalıştayına belli periyodlarla devam edilmesine karar verildi.

STK Çalıştay Raporu
Wo/men For Women Projesi kapsamında düzenlenen STK Çalıştaylarında istişareye açılan konular ve alınan kararlar derlenip toparlandıktan sonra üzerinde en çok ittifak edilen konular belirlenmiş ve aşağıdaki gibi maddelenmiştir.
Buna göre; çalıştaya katılanlar kadına yönelik şiddeti engelleyici en önemli unsurun eğitim olduğu noktasında fikir birliği içindedir. Eğitimin niteliği ise daha çok moral ve manevi değerlerin güçlendirilmesi, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, insan hakları konularında kişilere farkındalık kazandırılması ve evliliği güçlendirecek pratik bilgilerden gençlerin haberdar edilmesi olarak somutlaşmıştır. Ortaya çıkan çalıştay sonuçları da proje kapsamında yapılan anketle uyumlu görünmektedir. Zira aile içi sorunlara neden olarak gösterilen ilk madde, %50 oranında “aile içi iletişimsizlik” olarak tesbit edilmiştir.
Ayrıca aynı araştırma sonucuna göre; madde kullanan kişilerin eşlerine şiddet uygulama oranı %17’dir. Dolayısıyla bağımlılıkla mücadele, şiddetle mücadelenin önemli bir parçası olarak ortaya çıkmaktadır. Çalıştayda, bağımlılıkla mücadelenin çocukluktan başlayan eğitimlerle mümkün olacağı düşünülmüştür. Eğitimlerin ilgili kurumlar tarafından örgün ve yaygın eğitim formatında bütün halkı kapsayacak şekilde tasarlanması, okullar, TSK, Halk Eğitim Merkezleri vb. kurumların konuyla ilgili olarak mobilize edilmesi gerekli görülmüştür.
Çalıştayda ortaya çıkan önemli bir başka ortaklık da aile içi şiddetin önlenmesine yönelik mekanizmaların kurulmasına ilişkin yaygın kanaatte belirdi. Aile içi sorunların ortaya çıkmasını müteakip sorun kangrenleşmeden yapılacak müdahalelerle anlaşmazlıkların şiddete varmadan çözülebileceği, böylece basit sorunlardan kaynaklı olarak ailelerin yıpranmasının önüne geçilebileceği düşünüldü. Bunun için aile destek merkezlerinin kurulmasının öneminin altı çizildi. İlaveten, öfke kontrolü yapamayan erkeklerin eşlerine ve çocuklarına verebileceği zarar gözetilerek, bu tipolojideki erkeklerin rehabilitasyonunun önemine değinildi ve bu tür hizmetlerin ücretsiz ve kolay ulaşılabilir olmasının amaca ulaşmada kolaylık sağlayacağı söylendi. Ayrıca gerek iç göç gerekse dış göç ile şiddet ilişkisi göz önüne alınarak konuyla ilgili kurumların hayata geçirilmesi gereği ifade edildi.
Çalıştayda şiddetin öğrenilebilen bir davranış olduğuna dikkat çekilerek medya üzerine de yoğunlaşıldı. Buna göre diziler ve haberlerin şiddet içerikli olmasının önüne geçilmesi için RTÜK göreve çağrıldı. Kötülükle mücadelede bir yöntem olarak iyi rol modelleri, teşvik edici bir üslupla ortaya çıkarmanın da önemine değinildi.
TV’lerdeki kadın-erkek tiplemelerindeki olumlu örnek içeren diziler için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ödül sistemi getirebileceği düşünüldü.

Yapılan bütün araştırmalar -ki buna proje kapsamında yaptığımız araştırma da dahil- ekonomik sorunların aile içi yaşanan sorunlarda ve kadına yönelik şiddette başat etkenlerden biri olduğunu göstermekte. Evdeki refah seviyesi arttıkça şiddet oranlarının azalması işsizlikle mücadelenin önemini gözler önüne seriyor. Buna bağlı olarak kadın yoksulluğunun, kadının şiddete daha fazla katlanması sonucunu doğurduğundan hareketle, kadının miras hakkının titizlikle korunması, kadın istihdamına öncelik tanınması ve bunun için kadınların özel şartlarına uygun çalışma modellerinin geliştirilmesi gerekmekte. Kadın istihdamı için esnek çalışma saatleri, yarı zamanlı çalışma, evden çalışma gibi çoklu modeller geliştirilmesinin hem kadın istihdamını artıracağı hem de kadın-çocuk ilişkisinin kopmamasına da hizmet edeceğine değinildi.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de şiddet suç olarak tanımlanmıştır. Konuya ilişkin ceza sisteminin gözden geçirilmesi, cezaların caydırıcılık özelliğinin yeniden kontrol edilmesi, hakim ve savcılara şiddet konusunda özel eğitim verilmesi, şiddet suçundan ceza almış kişilerin psikolojik açıdan rehabilitasyona tabi tutulması ve iyi yönde gelişme gösterenlerin cezai indirimle mükafatlandırılması gibi teşvik edici yönlendirmelerin uygulanması ve yasal bir zorunluluk olarak evlilik öncesi yapılan sağlık kontrollerine psikolojik kontrollerin de ilave edilmesi, böylece erkeklerin şiddet uygulama potansiyellerinin var olup, olmadığının önceden tespit edilmesi ve gerekiyorsa öfke kontrolü gibi eğitimlere tabi tutulmasının önemine değinildi.
Ataerkil zihniyet ve dinin yanlış algılanması ile şiddet arasındaki ilişkiye binaen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konuya ilişkin sorumluluğunun vurgulanması ve din adına yapılan yanlışlarla şiddete yol açan uygulamaların önünün kesilmesi için bir takım eğitici faaliyetler önerildi. Buna göre; Kur’an’da kadın-erkek ilişkisinin dost ve yardımcı olarak tanımlandığının hem Diyanet personeline hem halka yönelik çalışmalarla ortaya konması, şiddetin, dinin cevaz verdiği bir cezalandırma yöntemi olmayıp şiddet uygulamanın zulüm olduğunun ifade edilmesi, şiddeti bir şekilde teşvik eden dini metinlerin gözden geçirilmesi ve yabancı uyruklu kadınlara yönelik cariye algısıyla mücadele için konunun gündeme getirilmesi dikkatlere sunuldu.
Son olarak; Bütün resmi ve yerel kurumların, STK’ların saha deneyimleri ve halka nüfus etme becerileri göz önünde bulundurularak STK’larla işbirliği içinde çalışmalarının teşvik edilmesi ve desteklenmesinin sorunların çözümü için kolaylaştırıcı olduğu vurgusu yapıldı.

Çalıştaylarda Ortaya Çıkan Maddeler
1.Eğitim
Aile Eğitimleri: Evli çiftlere yönelik evliliği güçlendirme eğitimleri, çocuk yetiştirme süreçlerine ilişkin anne–baba eğitimleri yaygınlaştırılmalı.
Değerler Eğitimi: Merhamet, empati, kanaat, sabır gibi erdemler geliştirilmeli ve iç denetimi sağlamaya dönük irade eğitimleri yaygınlaştırılmalı ve Milli Eğitim müfredatı kapsamı içine alınmalı.
İletişim Becerileri Eğitimi: Duygularını ifade edebilme, yönetebilme, sorun çözme, tartışma becerilerini geliştirme liselerden başlayarak okullarda öğretilmeli.
İnsan Hakkı Eğitimleri: Erkek olsun, kadın olsun kişi hak ve hukukuna saygı göstermenin insan olarak sorumluluklarımız arasında olduğu bilincinin kazandırılması kapsamında, örgün ve yaygın eğitim imkanları kullanılmalı.
Madde Bağımlılığı ile Mücadele Eğitimleri: Madde bağımlılığı ve şiddet arasındaki ilişki göz önünde bulundurularak farkındalık eğitimlerine çocukluktan başlayan bağımlılıkla mücadele modülleri eklenmeli.
TSK’da Öfke Kontrolü Eğitimi: Genç erkeklere askerlik döneminde öfke kontrol eğitimleri, kadına yönelik şiddet, insan hakları konularında farkındalık eğitimleri verilmeli.
2.Medya
RTÜK: RTÜK, kadına yönelik şiddet konusunda ilkelerini somutlaştırmalı; prime time’da aileye uygun dizilerin yayınlanmasına öncelik verilmeli.
TC. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sağlıklı aile modellerinin yer aldığı diziler için teşvik olabilecek özel bir ödül sistemi geliştirilmeli.
Medya Dili ve Medya Etiği: Medyanın haber dili şiddetten arındırılmalı, şiddeti özendirecek haber sunumlarından vazgeçilmeli, şiddet gören kadın haberlerinde etik kurallara dikkat edilmeli, mağdurun kimliği gizlenmeli, topluma ve insanlara umut verecek güzel örnekleri içeren davranışlara zorunlu olarak haber bültenlerinde yer verilerek olumlu örneklerin çoğalmasına dönük düzenlemeler yapılmalı. Toplumda saygın bir konumda bulunan erkeklerin, kadın şiddetini kınayan açıklamalarına medyada yer verilmeli.
Göç ve Şiddet: Dış göçlerin yabancı düşmanlığı gibi olumsuz sonuçlarından korunabilmek için medya yoluyla göç eden insana bakış açısı iyileştirilmeli ayrıca toplumsal entegrasyonun sağlanması için medya gücü kullanılmalı.
Teşvik Sistemi: İnsani değer ve erdemlerin korunması veya kazandırılması amacıyla senaryolar, filmler, çizgi filmler ve oyunlar üretilmesinin özendirilmesi için teşvik ve tahsis yönünde politikalar ve yasal düzenlemeler yapılmalı.
3.Hukuki Düzenlemeler
Ceza sistemindeki kadına yönelik şiddet suçu caydırıcılık özelliği açısından yeniden gözden geçirilmeli.
Hukuk alanında çalışan personel, kadına yönelik şiddet konusunda özel eğitimden geçmeli, böylece yasaları yorumlama ve uygulama hataları en aza indirilmeli.
Şiddet suçundan ceza almış olanlar hapis cezası yanında rehabilitasyona tabi tutulması için gereken yasal düzenlemeler yapılmalı.
Evlilik öncesi sağlık kontrollerine zorunlu psikolojik kontrollerin de ilave edilmesi için gereken düzenlemeler yapılmalıdır.
4.Diyanetin Sorumluluğu
Diyanet Personelini Kadın Algısı Açısından Eğitme: Diyanet personelinin kadına yönelik bakışı “mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dost ve yardımcılarıdır” diyen, kadını ve erkeği birbirinin örtüsü olarak gören ayetlere uygun olacak şekilde düzenlenmeli, kadın–erkek anlayışının insan olmada eşitlik prensibi çerçevesinde ele alınmasına yönelik eğitimler verilmelidir.
Din Görevlilerini Şiddete Karşı Bilinçlendirme: Din görevlilerine yönelik, yılda en az iki kere, kadına yönelik şiddete ilişkin farkındalığı artırma ve sorunla mücadelede sorumluluğu üstlenme bilincini tazeleyecek seminerler, uzmanları tarafından verilmelidir. Bu seminerler, farkındalığı ve sorumluluğu sürekli kılacak nitelikte olmalıdır.
Dini Metinleri Kadına Yönelik Şiddet Açısından Gözden Geçirme: Kadına yönelik şiddeti destekleyen, kadını ikincilleştiren -ilmihal, meal ve tefsirlerdeki israiliyyat kökenli yorumlar- gözden geçirilmeli, kadınlara yönelik ayrım ve şiddet karşıtı el kitapları çıkarılıp dağıtılmalıdır.
Şiddetle Mücadelede Dini Terminolojiyi Kullanma: Dini referans göstererek şiddeti meşrulaştırmaya çalışanlara karşı dini terminoloji içinden mücadele edilmeli; Zulmün haram olduğu, şiddetin bir zulüm olduğu, şiddet uygulayanın zalim olduğu yetkili kurullar tarafından yüksek sesle dile getirilmelidir.
Sağlıklı Din Eğitimi Verilmesi: Dini kurallar, mantığı ve ruhuyla öğretilmeli, dinin yanlış uygulamalara referans olmasının önüne geçilmeli, gelenek ve dini bilgi ayrıştırılarak doğru bilenen yanlışlar düzeltilmelidir.
Yabancı Uyruklu Kadınların İstismarının Önlenmesi: Savaş ve ölüm korkusu gibi nedenlerle ülkesinden göç etmek zorunda kalan ya da çalışmak için ülkemize gelen yabancı uyruklu kadınların cariye gibi görülmesi ya da ikinci eş olarak pazarlanması gibi hukuksuz, ahlaksız ve yanlış yönelimlerde din bir referans gibi gösterilmektedir. Aile kurumumuza zarar verecek ve yabancı uyruklu kadınları bir pazara çevirecek bu anlayışla mücadele ederek dinin kullanılmasına engel olmak her şeyden önce Diyanet Teşkilatı’nın sorumluluğundadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, konuya ilişkin olarak halkı aydınlatacak, uyaracak ve bilgilendirecek çalışmaları acilen planlamalıdır.
5. Önleyici Destek Mekanizmaları
Aile Destek Merkezleri Kurulmalı: Aile içi sorunlarla başetme yollarını göstermek, aile içi sorunlara anında müdahale etmek, böylece aile içi şiddetin önüne geçmek ve çözümü mümkün olabilecek sorunlar yüzünden boşanmalara engel olabilmek için karı-kocaların kolay ulaşabileceği ücretsiz destek mekanizmaları oluşturulmalı. Bu merkezlerde hukuki, dini ve psikolojik açıdan hizmet verecek birimler kurulmalı ve gerektiğinde ağır vakaları ilgili kurumlara yönlendirebilecek kurumlar arası işbirliği sağlanmalıdır.
Evliliğe Hazırlık Kursları Açılmalı: Evlenmeden önce yapılan sağlık kontrollerine psikolojik açıdan kontroller de ilave edilmeli. Böylece evliliğe engel olabilecek psikolojik bir sorun ya da öfke kontrolü yapamama gibi bir problemin olup olmadığının tespit edilerek gerekli tedavilerin ve uyarıların yapılabileceği ve evlilik öncesi eğitimlerin verileceği evliliğe hazırlık kursları zorunlu hale getirilmeli.
Öfke Kontrol Merkezleri Kurulmalı: Şiddete meyilli ya da öfke kontrolünü sağlayamayan erkeklere yönelik rehabilitasyon merkezleri kurulmalı. Bu özellikteki erkekleri buraya yönlendirebilmek için teşvik edici ya da zorlayıcı yasal düzenlemeler yapılmalı.
Göç ya da Göçmen Koordinasyon Merkezleri Kurulmalı: İç göç açısından hareketli, dış göç açısından cazip hale gelen ülkemizde göç eden insanlara hizmet verecek ve doğacak sorunları önceden tespit edip çözüm üretebilecek birimlere acilen ihtiyaç hissedilmektedir. Göç ve şiddet ilişkisine binaen göçle gelen kişilerin topluma uyumunu arttırmak için ilgili yerlerde “Göç ya da Göçmen Koordinasyon Merkezleri” kurulmalı. Bu merkezlerde dil ve meslek edindirme kursları, yasal hak ve sorumlulukları ve aile içi şiddete ilişkin eğitimler verilmelidir. Bu proje ilk olarak bir pilot bölgede uygulanıp daha sonra elde edilen veriler ışığında geliştirilerek yaygınlaştırılmalıdır.

STK Çalıştayının Projeye Uygunluğu
STK Çalıştayı, projede belirtildiği üzere, projenin “GENEL AMACI”na yani “Kadına Karşı Şiddetin Elimine Olmasına Katkıda Bulunma ve Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı Bir Farkındalık Oluşturma” amacına yönelikti.
Çalıştay, devletin ilgili kurumlarının temsilcileri ile kadın STK temsilcilerini bir araya getirmek suretiyle, projenin “ÖZEL AMACI”na yani ‘Kadın STK’larının Kapasitesini Güçlendirmek, Kamu Otoriteleri ve STK’lar Arasında İşbirliği ve Ortaklığı Geliştirme’ amacına da hizmet etmiş oldu.
“Hazar’da ve Projenin ortaklarında birikmiş olan “iyi örnekler”, bu çalıştay ile 45 kuruma -ki bunların 11 tanesi, üniversiteler ve devlet kurumları, 34 tanesi de kadın STK’sı- aktarılmış, transfer edilmiş oldu.
STK’lar arası gerçekleşen beyin fırtınası ve bilgi alış-verişi sayesinde konu üzerinde derinlemesine düşünme fırsatı yakalanmış ve böylece projenin amaçlarından olan farkındalık artırılmış oldu.
Projede öngörülen 25 kadın STK’sının oldukça üstünde olan bu 34 kadın örgütünün, çalıştayda elde ettiği bilgileri kendi yerel çevrelerine ve sosyal ağlarına aktaracağı umulmaktadır.
Böylece bu çalıştayın projede öngörülenden çok daha geniş bir etki alanına ulaşacağı düşünülmektedir.{jcomments on}