Seçilen ve Övülen Peygamberim

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

İhsan ATASOY 

Nisan ayı programızda misafirimiz olan Sayın İhsan Atasoy’la,  “ Hayallerimizi dikkate alarak Efendimizi nasıl algılarız” düşüncesiyle yazdığı bir kitap olan ‘Allah Rasulüyle 24 Saat’ üzerine konuştuk.

Hocamızın anlattıklarını, aldığımız notlar üzerinden özet yaparak istifadenize sunuyoruz.

Sayın Atasoy; insana yaradılışı itibarıyla çeşitli donanımların verildiğini ve hayal kurma yetisinin de bu özelliklerden biri olduğunu söyledikten sonra şöyle devam etti:

“Sevgili Peygamber bir nurdu, adeta varlığı oluşturan her şeyin çekirdeğiydi. Varlık onunla aydınlandı.

Semavat-ı Zemin yani yedi kat semanın kuşattığı dünya, semavata oranla bir atomun çekirdeği mesabesindedir. Yaratılan her şey, bileşimleri aynıyken sadece Allah’ın bildiği ve yerleştirdiği şifre (mucize) sebebiyle her biri ayrı ayrı varlıklar olurlar. Bunun gibi kainatın şifresi de Nur-u Muhammediye’dir. Ağacın tohumu toprağa nasıl kök salıyorsa Nur-u Muhammediye de aynı şekilde kainata kök salmıştır.

Yedi kat semanın içinde olduğu dolayısıyla arşın da içinde kalan alana alem-i imkan, dışında kalan alana alem-i vücub denir. Biz, sadece varlıklar alanını müşahede edebiliriz. Alem-i Vücub hakkında ise müşahede imkanına sahip değiliz. Peygamberimiz miraca, alem-i vücub alanına çıkmıştır.

Görmek ve işitmek; bu iki unsur kâinata açılan iki basamaktır. İsra suresinin ilk ayetinin sonundaki “Gören ve İşiten” sıfatı Efendimizde daha da tecelli etmiş ve âlem-i imkânı o güçle görme kabiliyeti sergilemiştir. Allah ona kâinatı baştan aşağı temaşa ettirmiştir. Sadece bu âlemi değil cenneti, cehennemi, haşri de göstermiştir. Efendimiz mademki kâinatın çekirdeğidir, huzur-u ilahiye onun çıkması kadar doğal bir şey yoktur.

Efendimize sorduklarında; “Cemalini gördüm” demiştir. Buradaki Cemalden kasıt ise bizim sandığımız gibi yüzü değil güzelliğidir. Bunun nasıl olduğu sorulduğunda ise yine Efendimiz; “iki şey gördüm, birincisi muhteşem göz alıcı bir renk tayfı ikincisi ise bayıltıcı derecede güzel kokular” diye ifade etmiştir. Rasulullah ayrıca orada İlahi kelama da muhatab olmuştur.

Tur dağında Kelama mazhar olan Hz. Musa, Allah’ın cemalini de görmek istemiştir. Fakat Allah Kelamına mazhar olduğunu ama cemalini kaldıramayacağını söylemiş, sadece Cemalinin yansımasına bakmasına müsaade etmiştir. Cemalini yansıttığı yer olan Tur Dağı dayanamayıp erimiş akmış, Hz. Musa ise bayılmıştır. Efendimiz ise o dayanıklılığa eriştirildikten sonra ona Cemal gösterilmiştir.

O seçilmişti.
O övülmüştü.
O elçiydi.

Esasında biz bu âlemde olanlardan habersiz olduğumuz ölçüde uyuyor sayılırız. Farkındalığımız arttığı ölçüde ise uyanmış oluruz. Hz. Ali; “insanlar bu âlemde uykudadırlar, ölünce uyanırlar” der.

Efendimiz geç olmadan insanlığı uyarmaya ve uyandırmaya gelmiştir.

“Lailahe illallah”, çekirdek bir sözdür. Üç anlam içerir:
1.    Yaratan ve rızık veren yalnız O’dur,
2.    Zarar da menfaatte yalnız O’ndan gelir,
3.    Hâkim ve Rahim O’dur yani yarattığı her şeyi hikmetle yaratır. Sizi incitir gibi düşündüğünüz her şeyde aslında Rahimdir, rahmeti sonunda hep tahakkuk eder.”

Sayın Atasoy, bundan sonra Hz. Peygamberimizin örnekliğinde gençliğe nasıl davranmamız gerektiğini ve anne –babaların sorumluluklarının neler olduğunu anlatarak programını bitirmiş oldu.

Hazırlayan: Dilek Karataş

 

 

 

Önceki Yazı

Esma’ül Hüsna’nın Hayatımızdaki Yeri ve Önemi

Sonraki Yazı

Kur’an’a Göre Helal ve Haram

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir