NUH A.S.
*Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde diğer peygamberlere oranla geniş bir şekilde tanıtılır, Ulu’l azm peygamberlerdendir. 28 surede hakkında bilgi verilmiş, 43 yerde ismen zikredilmiştir.71.sure onun ismini taşır ve baştan sona onun tevhid mücadelesini anlatır.
*Nuh kelimesinin Arapça olmadığı kabul edilmektedir.
*Nûh (a.s.), Kur’an’da adı çokça geçen ve dini tebliğ konusunda kavmiyle mücadelesine yer verilen peygamberlerin ilkidir.
*Hz. Adem’le Nuh as arasında 10 asır geçtiği rivayet edilir.
*50 yaşındayken peygamber olmuştur.
*Nûh (a.s)’ın tûfana kadar dokuz yüz elli yıl yaşadığı kesindir: “Şüphesiz ki Biz Nûh’u kavmine Peygamber olarak gönderdik. Aralarında elli yıl hariç bin yıl kaldı” (29/Ankebût, 14). Ancak, Tufandan sonra ne kadar yaşadığı hakkında bir bilgi yoktur.
*Sabırlı, mütehammil (Hud, 49)
*Cesaretli ve yenilikçi
*Haddini bilen istiğfarı bol
*Çok şükreden… (İsra,3)
*Kafirlere karşı çok sert… Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Bedir esirlerinin durumunu müzakere ederken Hz. Ebu Bekir onlara iyi davranılmasını, Hz. Ömer ise öldürülmelerini istemiş, bunun üzerine Rasulullah (S.A.V.) Ebu Bekir’in Hz. İbrahim gibi olduğunu, zira onun “şimdi kim bana uyarsa o bendendir, kim de bana karşı gelirse artık sen çok bağışlayan, çok esirgeyensin” diyerek kendisine inanmayanlara karşı yumuşak davrandığını; Hz. Ömer’in ise Nuh (a.s.) gibi olduğunu, zira onun da “Rabbim, yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakma” diyerek kafirlere sert davrandığını söylemiştir.
*Nuh (a.s.), mü’minlerinin azlığına, onların da çoğunun fakir ve zayıf kimselerden olmasına ve kendilerine her türlü kötülüğün yapılmasına rağmen, hiç bir zaman Allah’ın yardımından ümidini kesmemişti. Aksine davetini yürütmek uğrunda elinden geleni yaparak sonucu Yüce Allah’a havale edip inkarcılara karşı yalnızca O’ndan yardım istedi ve sonunda muradına erdi.
*O da ailesiyle imtihan edilenlerdendi: 3 oğlu (Sam, Ham ve Yafes) kendisine iman etmiş ama hanımı ve diğer oğlu (Kenan) iman etmemiştir.
*Nuh (a.s.)’ın kavmine beddua ettikten sonra oğluna dua etmesi (Hud/45) onun zellesi olmuştur. bu konuda da ikaz edilmiştir.(Hud/46-47)
*Nuh (a.s.) tufan sebebiyle beşeriyetin ikinci babası sayılmıştır.
NUH KAVMİ
1. Putperest ( Ve dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved’den, Suvâ’dan, Yeğûs’tan, Ye’ûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin! -Nuh, 23-)

PUTPERESTLİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI
*İdris (a.s.)’dan sonra kendisine tabi olanlardan Vedd, Süva, Yeğus ve Nesr, Buhârî’nin İbn Abbas’a dayandırdığı bir rivayete göre, dini yaşayıp tebliğ ettiler ve insanlar arasında yüksek bir mevkiye sahip oldular. Vefat ettiklerinde kavimleri onları kaybetmekten dolayı büyük üzüntüye kapıldılar. Şeytan, onların bu hassasiyetlerinden istifade ederek, sevdikleri bu salih kişileri hatırlamak ve böylece onların nasihatlerini zihinlerinde canlı tutmak için onlara, bu kişilerin her zaman bulundukları yerlere, onların birer heykelini, anıtını dikmeyi telkin etti. Ne var ki, zamanla bu şahıslar hakkındaki bilgiler unutuldu ve yeni nesiller onları kendileriyle Allah arasında vâsıta kabul ederek onlara tapmaya başladılar. Halk zamanla putperestliğe döndü. Bu heykellerde ilahi bir kudret olduğuna inandılar.
Adem (a.s.)’ı hırs ve tamah ile kandıran şeytan, Nuh kavmini de aşırı sevgiyle kandırmıştır. Aşırı sevgi, insanın yumuşak karnıdır. İnsanı açık av haline getiriyor.
Putları diken bu ilk neslin vebali oldukça büyüktür. Zira onlar, bu putları dikmekle bir sonraki neslin putperest olmasına sebep olan ve Allah’a şirk koşmayı ilk icat edenlerdir. (hayırda ya da şerde öncü olmak…)
*Tevhid, zihinsel bir çabayı gerektirir. İnsan zihnini maddeden uzaklaştırarak mücerred manalara yönlendirir. Onları kavratmaya çalışır. Fakat beşer zihni bu mertebeye ulaşma yerine kolaya kaçarak evvela Allah’ı tecsim ve teşbihe sonra da onun doğal sonucu olan putperestliğe düşer.
Harama götüren yolların da haram oluşu: resim ve heykel yasağı… ilk dönemlerde kabir ziyaretlerinin yasaklanması… Allah’ın zatı hakkında düşünmenin yasaklanışı…Birer önlemdir.
*Nûh tufanında her şey sular altında kalıp harap olduğu halde bu putların sonraki nesillere nasıl intikal ettiği bilinmiyor. Muhtemelen bu isimler Nuh’un gemisinde bulunan müminler tarafından sonraki nesillere anlatılmış, onlar da tanrılarına bu isimleri vermişlerdir.
Hikayeler anlatılırken mesajı da gözden kaçırmamak…
“Nuh dedi ki: Rabbim, gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular” (Nuh/21)
(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Nuh/ 24)
Kavim, ekonomik ve siyasi olarak sivrilmiş olan ve Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de ” Mele” ileri gelenler olarak adlandırdığı kimselerin istekleri doğrultusunda yaşamaktadır.
Onlara göre dünya hayatının amacı yalnızca servet biriktirmek ve güçlü olmaktı.
Halk bu yönde özendirilmekteydi. Bu durum, Nuh peygamberin dilinden şöyle
ifade edilir. “Rabbim doğrusu bunlar bana isyan ettiler, malı ve evladı kendisinin
sadece hüsranını arttıran kimseye uydular, birbirinden büyük düzenler kurdular.
Dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın, Veed, Suva, Yeğus, Yeuk ve Nesr’i asla terk etmeyin. Böylece birçok kimseyi yoldan çıkardılar.”
İnsanları ilahi daveti kabul etmemeye sevkeden “mele’” grubu/toplumsal öncüler her zaman olmuştur.
Halkın peşlerinden gittiği bu üst tabakanın servet ve mevkileri, kibirlerini ve küstahlıklarım arttırarak onları bir yok oluşa sürüklemiştir.
3. Kibirli
*Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: “Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz. Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.” –Hud, 27-
*. Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç! –şuara,111)
4. Gerçeği gör(e)meyecek kadar kör, vicdansız
*Onu yalanladılar, biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler. (Araf, 64)
5. Çok inatçı ve inkarcı
* “Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişinde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler.” (Nuh/7)
*Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu! (Yunus,73)
* Ahirette de inkarlarını sürdürürler: Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: “Nuh ve ümmeti kıyamet günü gelirler. Allahu Teala Hz. Nuh’a:
-Tebliğ ettin mi? Diye sorar
Nuh (a.s.)
-Evet ya Rabbi tebliğ ettim, diye karşılık verir. Sonra Allahu Teala Nuh’un ümmetine hitaben
-Nuh size tebliğ de bulundu mu, diye sorunca onlar;
-Hayır, bize hiçbir peygamber gelmemiştir, diye cevap verirler. Bunun üzerine Allahu Teala Nuh’a
-Senin doğruluğuna kim şehadette bulunur, deyince Nuh (a.s.)-muhammed ve ümmeti şahitlik yapar der. Onlar da Nuh’un tebliğde bulunduğuna şahitlik yaparlar.
Hadisin ravisi şu ilavede bulunur: nitekim ayette –işte böylece sizi vasat bir ümmet yaptık ki bütün insanlar üzerinde şahitler olasınız, resul de sizin üzerinize şahit olsun- (Bakara, 143) buyrulmuştur. / Buhari, tefsir 2/13, Enbiya 3; Tirmizi, tefsir 2/2965)
6.Azgın ve ukala… “Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!” (Hud/32)
Onların hakaret ve meydan okuyuşlarına karşı Nuh (a.s.), azabı getirmenin Allah’ın elinde olduğunu, onun istediği zaman kendilerini helak edebileceğini ve kimsenin buna mâni olamayacağını söylüyordu. (Hud/33)
7. Tehditkar, şiddet yanlısı
*Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın! (Şuara/116)
*Kavmin ileri gelenleri, Hz. Nuh ve az sayıdaki ashabının îmanlarından dönmediklerini gördükçe çileden çıkarak yapmakta oldukları kötülükleri daha da artırdılar. Yeni nesiller, baba ve dedelerinin de Nuh’a inanmadıklarını söyleyip, onu öldüresiye dövüyorlardı. Hatta bazen, işkence yüzünden bayılınca, öldü sanarak götürüp evine atıyorlardı. İbn İshak’ın naklettiği bir rivayete göre, öldürülen bir nebî hariç, hiç bir peygamber kavminden onun gördüğü kadar eziyet ve işkence görmemişti. Müşrikler ona saldırırlar ve bayıltana kadar döverlerdi. Bir süre sonra kendisine gelen Hz. Nuh, “Allahım, beni ve kavmimi bağışla; zira onlar bilmiyorlar.” diye duâ ederdi.
8. Küçümseyici ve iftiracı
*Bunun üzerine, kavminin inkarcı ileri gelenleri şöyle dediler: “Bu, tıpkı sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. (Mü’minun 24)
*”Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp bekleyin bakalım.” (Mü’minun, 25)
*Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanladı, hem de kulumuzun yalancı olduğunda ısrar ederek: O, delirdi, dediler. (Kamer,9)
*Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz! (araf,60)
9. Bahaneci
*Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.” (Mü’minun 24)
10. Alaycı
*Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. (Hud,38)
*Kendileri hakikate teslim olamayınca bu meselede geçilmeye razı olamıyorlar, karşıdakine hakaret ve iftira ederek alçaltarak kendi üstünlüklerini belirtmiş oluyorlar.
ALAY: ontolojik varlığı yok etme çabası…
hak bildiği yolda ilerlerken insanlardan etkilenmemek…
11. Fasık, kötü
*Bunlardan önce de Nuh kavmini helak etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum idiler. (Zariyat, 46)
“Şüphesiz onlar kötü bir kavim idi” (Enbiya,77)
12. Sert mizaçlı
Onların bu durumları kendilerine devamlı oruç tutma yükümlülüğünü gerekli kılmıştı. Bu yükümlülükle onların aşırılıkları kontrol altına alınabilecekti. (Dihlevi)
13. Tedbirlere ve akla fazla güvenen
*Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi. Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Hud, 42-43)
14. Yeryüzünde helâk edilerek cezalandırılan ilk kavim
“Bunlar, günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah’a karşı yardımcılar da bulamadılar.” (Nuh/25)
15. Tarihi özellikler
*Kavminden gelen tehditlerin bir hükümdar veya benzeri bir idari otorite tarafından yapıldığına dair bir işaret olmaması, Nuh (a.s.)’ın yaşadığı bölgede henüz bir devlet ve hükümdar otoritesi olmadığını ortaya koymaktadır. Yani Mezopotamya ve Mısır dışında bir bölgede yaşadığını da dolaylı olarak anlıyoruz. Günümüzde gelişen Tevrat arkeolojisi araştırmaları bu yerleşim yerinin Batı Şeria’da Lut Gölünün güneybatısındaki “Edom”un merkezi olduğu kanaatindedir. Nuh (a.s.) tufan sonrası Mezopotamya’nın Ur kentine yerleşmiş olmalıdır. Çünkü torunu İbrahim orada doğmuş ve kendisi de orada vefat etmiştir.
*Kur’an’ın gemi yapılırken tahta ve çivi kullanıldığını ifade etmesinden (Kamer,13) Nuh (a.s.)’ın maden devrinde muhtemelen erken bronz çağında yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu tarih kanaatimizce M.Ö. 2650 civarları olmalıdır.
İNKARCILIĞIN SEBEPLERİ
*Hak dinlerdeki ahiret inancı… insanın yapıp ettiklerinden sorumlu olmasını kabullenemeyişleri…
*Disiplinli ibadet hayatına boyun eğmek istememeleri…
*Kendi yaşantılarına peygamberin örnekliğini sokmak istememeleri
*Aşırı dünyevileşme…
{jcomments on}