3 Şubat 2017
Eğitim Bir-Sen tarafından düzenlenen 4’üncü Kadın Buluşması İstanbul’da gerçekleşti. Programa Sayın Hanımefendi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, milletvekilleri, STK temsilcileri ve çok sayıda Eğitim Bir-Sen üyesi katıldı. Türkiye’den ve dünyadan panelistlerin davet edildiği programa Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu’da konuşmacı olarak katıldı. Demokrasi temasının işlendiği Kadın Buluşmasına anti demokratik bir uygulama nedeniyle gelemeyen İran kökenli Amerika vatandaşı Samah Safi Bayazid programa skype üzerinden katıldı ve Trump’ın Müslümanlara olan vize yasağı uygulamasını protesto etti.
Programın açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan gerçekleştirdi. Demokrasi mücadelesinde kadınların çok önemli yeri olduğunu belirten Erdoğan, “Kadınlar yeri geldiğinde görünmez aktörler olmayı kabullenerek tüm dünyaya örnek olacak bir kadın hareketini başlattılar. Şayet bir kadın tarihi yazılacaksa Türkiye’deki kadın ve sivil toplumun hiç atlanmaması gerekir. Başörtüsü başta olmak üzere çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hakları elinden alınan kadınlarımız sivil toplum kuruluşlarında güçlerini birleştirmişlerdir” ifadelerini kullandı. Vakıf ve derneklerin adeta bir okul olduğuna vurgu yapan Emine Erdoğan, “Okuma programlarından, sosyal organizasyonlara, kadınlarımız kendilerini bugünlere çok iyi hazırladı. Bu sağlam temel üzerinde sabrederek bugünün milletvekilleri, akademisyenleri, yazarları, sanatçıları oldular. Sanattan siyasete, akademiden bürokrasiye ruhu bu kutlu maya ile mayalanmış yeni nesillere ihtiyacımız var. Hem bu mücadele ruhunu korumak hem de değişimle gelen sorunlarımıza çözümler üretmek durumundayız. Eğitim Bir-Sen çatısı altındaki tüm eğitimcilere çok önemli sorumluluklar düşmektedir. ” dedi.
Kadın buluşmasında konuşma yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, “15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla ülkemizin kadınları, erkekleri meydanlara, sokaklara inmiş ve demokrasisine sahip çıkmıştır”, dedi. Bakanlığın yaptığı çalışmalar hakkında da bilgi veren Sayın Kaya, yeni bir uygulamayla torununa bakan büyük anneye verilecek ekonomik destekle hayat şartlarının birbirinden uzaklaştırdığı aile fertlerini birbirine kavuşturmayı umuyoruz” dedi.
Başörtüsü Yasakları Nedeniyle 12 Milyon 300 Bin İmza Toplandı
Açılış töreninde Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da söz aldı. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen olarak referandumda ‘Evet’ diyeceklerini ifade eden Yalçın, “28 Şubat’ta örselenen üniversite kapılarında turnikelere sıkıştırılan, ikna odalarında imha süreçlerine sokulan, depresyonlara gark edilen, kamusal alan işkencesiyle, kamusal alan yalanıyla toplumdan soyutlanan ve kendi aralarında kategorize edilen kadınlar olarak bu sürecin tarih olmasını hep birlikte inşa ettik. Kamusal alan yalanının ortadan kalması için gösterdiğiniz dirayetle bir ay boyunca karda, kışta, kıyamette beklediğiniz stantlardan 12 milyon 300 bin imza topladınız. Bu ülkede ana muhalefet partisinin aldığı oydan daha fazla iradeyi hükümete takdim edip toplumsal ‘mutabakat budur’ demiş oldunuz. Böylece kamusal alan yalanını tarihin çöp sepetine atarak, tarihi yasağı tarih yapan, tarih yazan teşkilatın liderlerine, kadın öncülerine yürekten teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından Eğitim Bir-Sen tarafından Emine Erdoğan’a fahri üyelik belgesi takdim edildi.
Eğitim Bir-Sen Memur-Sen Kadın Kolları Başkanı Habibe Öçal ise konuşmasında, “çalışan annelerle ilgili elbette iyi gelişmeler var. Ama analık hakkımızı kapsayan yarı-zamanlı çalışmanın kamuda da hızla uygulamaya konmasını, engelli çocukların velilerinin bakım desteği almasını, işyerinde kreş ve bakım merkezlerinin artırılmasını istiyoruz.” dedi.
Kayıtlara Geçen İlk Kadın Sivil Örgütlenmesi; Bacıyan-ı Rum
Prof. Dr. Gonca Bayraktar moderatörlük yaptığı ilk oturumda konuşma yapan Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu STK’ların kadın gelişimine ve demokrasiye etkileri başlığında, tarihsel örnekler vererek kadın hareketleriyle demokrasi arasındaki bağın geniş bir resmini çizdi. Kerimoğlu “STK’lar ve demokrasi arasındaki bu sıkı ilişki nedeniyle günümüzde ülkelerin demokrasisini belirleyen en önemli parametrelerden biri o ülkedeki STK sayısı ve etkinliğidir”, dedi. Vakfın tarihinin Hz. Ömer’in vasiyetiyle başladığını söyleyen Kerimoğlu, dünyanın kayıtlara geçen ilk sivil toplum örgütlenmesinin 13. yüzyılda Fatma Bacı tarafından Kayseri’de kurulan Bacıyan-ı Rum olduğunu ifade etti. Osmanlı döneminde de kadın vakıflarının çok aktif olduğunu söyleyen Kerimoğlu 1667-1882 tarihlerinde yalnızca İstanbul’da 1533 adet kadınlara ait vakıf tespit edildiğini söyledi. Cumhuriyet ilk dönemlerinde muhalefet oluşturabilecek örgütlü topluma izin verilmediğine dikkat çeken Kerimoğlu “Seksenli yıllarla birlikte üç farklı kadın hareketi kamusal alanın dönüşmesi, insan hakları ve demokrasinin gelişmesine önemli katkılarda bulundu. Bunlar; 80’li yıllarda sol örgütten ayrılarak ortaya çıkan ve kadın-erkek eşitsizliği tartışmalarını başlatan feminist hareket, 90’lı yıllarda kılık-kıyafet özgürlüğü ve eğitim hakkı tartışmalarıyla dindar kadın hareketi ve 2000’li yıllarda eşit vatandaşlık hakkı ve kimlik mücadelesi veren Kürt kadın hareketi olarak sınıflandırılabilir.” dedi.
Ayla Kerimoğlu konuşmasının devamında kadınların sivil toplum hareketlerine katılmalarının üç boyutta etkili olduğunu söyledi. Kerimoğlu “Birinci boyut sivil toplum çalışmalarının kadınlara kazandırdığı katma değerle ilgiliyken ikinci boyut ise sivil toplum kuruluşlarının toplumsal barışa yaptığı katkı ve çalışmalarla toplumdaki örtük olarak var olan sorunların deşifre edilmesine imkan sağlamasıdır. Üçüncü boyut ise sivil toplum kuruluşlarının mensubu olan kadınları toplumsal ve politik özneye doğru dönüştürme kabiliyetidir.” dedi.
İlk oturumda konuşma yapan Araştırmacı Yazar Nazife Şişman tarihi süreçte kadın konulu sunumunda “İslam dünyasında kadın tartışmaları Batı’ya karşı yenilgilerin ve Avrupa’nın sömürgecilik faaliyetlerinin artmasıyla aynı döneme denk gelir. Bu yüzden kadın tartışmaları hep batı-doğu ekseninde gerçekleşmiştir.” dedi.
Tarihi süreçte kadın tartışmalarına geniş bir resim çizen Şişman 1980’lere gelindiğinde solcu ve feminist kadınların sendikacılık, dindar kadınların ise hayırseverlik ve eğitim üzerinden örgütlendiğini ifade etti. Nazife Şişman sunumunu “Adil ve hakkaniyetli bir toplum olmak için sivil mücadele, hak ve özgürlük arayışından vazgeçmemeliyiz.” diyerek bitirdi.
Günümüz İslam Dünyasında STK’lı Kadının Rolü
İlk oturumun uluslararası konuşmacılarından UKDA Konfederasyonu Kadın Kolları Başkanı Fadila Kedjour ise Afrika’da STK’lı kadının rolü konulu sunumunu gerçekleştirdi. Kedjour “Cezayir kadınları Cezayir’in özgürleşmesinde çok önemli rol oynamışlardır. Cezayir kadınının örgütlenmesi diğer Afrika ve Müslüman kadın hareketlerine örnek teşkil etmiştir. Bu yüzden Cezayir tecrübesini konuşmak önemlidir.” dedi.
Afrikalı kadınların verdikleri demokrasi mücadelesine ve iktisadi çalışmalarına da konuşmasında yer veren Fadila Kedjour, yoksulluk ve kadına yönelik şiddetin en önemli iki gündemleri olduğunu söyledi ve “Tüm kanuni düzenlemelere, uluslararası görüşmelere rağmen hedeflediğimiz yerin çok gerisindeyiz. Daha yapılacak çok işimiz var,” diyerek konuşmasını tamamladı.
Fadila Kedjour’dan sonra söz alan Avrupa Müslüman Öğretmenler Birliği Başkanı Yosra Agil, konuşmasına 15 Temmuz şehitlerini anarak başladı ve Türkiye bizim ikinci anavatanımız Allah Türkiye’ye zeval vermesin dedi.
Agil, Osmanlı döneminde Filistin’de kadınların sivil toplum çalışmalarında en az erkekler kadar aktif olduklarını ifade ettikten sonra özgür Filistin için verilen mücadelede Filistinli kadınlarının oynadığı büyük role dikkat çekti. Yosra Agil “Avrupa’daki tüm Siyonist çalışmalara rağmen Filistin kadınları Batı’da da örgütlenerek direniş için bir ses oldu.” dedi.
Batı Dünyasında ve İslam Geleneğinde Müslüman Kadının Rolü
Halide İncekara moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci oturuma davetli konuşmacılardan yönetmen Samah Safi Bayazid katılamadı. ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın 7 müslüman ülke vatandaşına uyguladığı giriş yasağından dolayı avukatları tarafından bir süre seyahat etmemesi konusunda uyarıldığını söyleyen Bayazid “İslamafobi’yi konuşmak için Türkiye’ye gelecektim. Doğrudan islamafobiden beslenen politikalar sebebiyle seyahatimi gerçekleştiremedim.” dedi.
İngiliz Müslüman gazeteci Arwa İbrahim, “Avrupa’da Yaşayan Kadınların Entegre Olma Sorunu” konulu sunumunda Müslüman kadınların medyada temsili meselesini irdeledi. İbrahim “Batı medyasında yalnızca Müslüman kadın sorunu yoktur. Bunun daha genelinde bir medyada kadın sorunu vardır.” dedi. İngiliz medyasındaki İslam’la ilgili haberlerin yüzde 36’sının terörizm üzerinden olduğunu söyleyen İbrahim, Müslümanlarla ilgili kullanılan resimlerin genellikle öfkeli ve kızgın yüzler üzerinden seçildiğini söyledi. Negatif olan bir çok veri olmasına rağmen elimizdeki pozitif örnekleri bizlerle paylaşmak istediğini söyleyen Arwa İbrahim; Avrupa’da moda, edebiyat, spor, siyaset alanındaki tanınan önemli Müslüman kadın figürlerini ve hikayelerini katılımcılarla paylaştı.
İkinci oturumda söz alan eğitimci yazar Necla Koytak “Sistemimizin temel dinamikleri anneliğin temel dinamiklerini göz ardı ediyor. Kadının özverili doğayla olan ilişkisi her ne kadar geleneksel bir rol olsa da bugünlerde en çok bu role ihtiyaç duyuyoruz.” dedi. Koytak, “Önümüzde celal sıfatlarıyla yürüyen bir hayat var. Halbuki dünyada dengeyi kurmak için celal ve cemal sıfatlarının her ikisine de ihtiyaç duyuyoruz. Kadınlar, eşit hak mücadelesinde sevgi ve merhamet gibi dişil değerlerle kamusal alanda var olmayı başaramıyorlar. Halbuki ihtiyacımız olan budur.” dedi.
Tarihte Bilinen İlk Kadın Adalet Bakanı Kimdir
Panelin bir diğer konuşmacısı olan Doç. Dr. Emel Topçu “Demokratikleşme Yolunda Kadınların Liderliği” konulu sunumunda tarihteki ve İslam geleneğinin içindeki lider kadınlardan örnekleri dinleyicilerle paylaştı. Tarihte bilinen ilk kadın adalet bakanının Abbasiler dönemindeki Tümmel Hatun olduğunu söyleyen Dr. Topçu, iktidarı doğrudan elinde tutan ilk kadının da bir Müslüman olduğunu söyledi.
“Kadın Liderliğin Önemi” konusunda sunum yapan Tunuslu akademisyen İntissar Gannuşi, paylaştığı istatistiksel rakamlarla kadınların lider pozisyonlarda daha iyi performans gösterdiklerini istatistiklere dayanarak anlattı. Buna rağmen dünyada kadın ceo’ların oranının yalnızca yüzde 3 olduğunu söyleyen Gannuşi, Ortadoğu’da çalışan kadın oranının yüzde 25, tüm dünyada ise yüzde 40 olduğunu söyledi.
Tunus’taki kadın-erkek eşitliği için yapılan gelişmeleri paylaşan Gannuşi, anayasal düzenleme sayesinde parlamentodaki kadın vekil oranının yüzde 32’ye çıktığını ve her 3 bakandan 1’inin kadın olduğunu söyledi. Bu örneklerin yalnızca modern dünyada bulunmadığını söyleyen Gannuşi kadın liderliğinin İslam geleneğinden geldiğinin altını çizdi. Mohammad Akram Nadwi tarafından derlenen “El-Muhaddisat: İslam’daki kadın alimler” eserinin 40 ciltte 8.000 kadın alimi anlattığını söyledi. İntissar Gannuşi, günümüzde bu rakamların çalışan annelerin şartlarını iyileştirerek arttırılabileceğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.
Hazırlayan: Ayşenur Aydın