Kadına Karşı Şiddet İnsanlığa İhanettir

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

26 Kasım 2018

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı çerçevesinde Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi olarak 12. toplantımızı gerçekleştirdik.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “Kadına karşı şiddet insanlığa ihanettir” sloganı etrafında toplumun tüm kesimlerini şiddet ile mücadeleye destek olmaya çağırdığı toplantıya kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden yaklaşık 60 temsilci katıldı. Programda, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 3.Ulusal Eylem Planı 2016-2020” çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetler değerlendirildi.

Programın açılış bölümünde konuşan İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu,

Kadına yönelik şiddetin bütün dünyanın sorunu olduğunu, ülkemizde çözüme yönelik epey mesafe alındığını, kadın cinayetlerinde bu yıl % 22’lik düzeyde azalma olduğunu ifade ederek, “daha yapacak çok şey var” dedi.

Cinayete kurban giden kadınların önemli bir kısmının boşanma aşamasındaki veya boşanmış kadınlar olduğunu söyleyen Soylu, kadına yönelik şiddeti önlemek için hayata geçirilen uygulamalardan Kadın Acil Destek İhbar Sistemi (KADES)’i anlatarak, 35 binden fazla kişinin uygulamayı cep telefonuna indirdiğini söyledi.

“Kadına yönelik şiddete hiçbir şekilde tolerans gösterilmeyeceğinin altını çizen  Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adaletin eşit bir şekilde dağıtılması, kanun önünde eşitliğin korunması ve şiddet mağduru kadınların adalete erişiminde hukuki, kurumsal, ekonomik ve sosyo-kültürel olası engellerin ortadan kaldırılması temel politikamızdır, dedi. 2013 yılı sonunda kurulan Mağdur Hakları Daire Başkanlığı ve hazırlanan ‘Mağdura Yaklaşım Kılavuzu’ hakkında bilgi verdi.

“Kadına Şiddete Sıfır Tolerans” anlayışıyla çalıştıklarını ifade eden Aile Bakanı Selçuk ise konuşmasında, hukuki altyapıyı güçlendirerek kurumsal hizmetleri yaygınlaştırdıklarını, eğitim ve farkındalık çalışmalarına ağırlık verdiklerini, etkin bir mücadele için kurumlar arası koordinasyonu artırdıklarını, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları ile işbirliği içinde “Elektronik Kelepçe” pilot uygulamasına, Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa, Gaziantep ve Antalya illerinde başlandığını ifade etti.

Açılış konuşmalarının ardından komite toplantısına geçildi.

Toplantıda; Yasalarımızın bir çok ülkeye göre çok önde olduğu, yasal eksiğimizin olmadığı, ancak uygulamadan kaynaklı eksiğimizin olduğuna dikkat çekilerek

yasaları izleme mekanizmasının olmaması eleştirildi, eğer yeterince iyi izleme yapılabilirse, cezaların artırılmasına gerek kalmayacağının altı çizildi.

Yasaya göre nüfusu 100 binden fazla olan yerleşimlerde, açılması zorunlu olduğu halde bu sorumluluğunu yerine getirmeyen belediyeler ilan edilip, açan belediyelere teşekkür edilmesinin teşvik edici olacağı söylendi.

Hazırlanan eylem planlarının çok güzel olduğu ancak ne kadarının yapılıp ne kadarının yapılmadığının raporlandığı bir mecra olmadığı, dolayısıyla çalışmayı takip etmenin ve sonuçlarını gözlemlemenin de mümkün olmadığı bir eleştiri olarak dile getirildi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici tedbirlerin çok önemli olduğu,

uzun boşanma süreçlerinin yıpratıcı olup şiddete kapı açtığı dile getirildi.

Medyanın şiddeti normalleştirdiği, yasaklayıcı değil teşvik edici yaklaşımlarla medyadaki şiddetin azaltılabileceği, aile dostu dizi ödülleri verilerek medyanın şiddetsiz içerik üretmeye teşvik edilebileceği, şiddet içerikli programlara reklam veren firmalarla görüşülebileceği, konuya ilişkin sivil toplumun daha fazla rol alması gereği ifade edildi.

Şiddetle mücadelede önemi yadsınamayacak bir konu olan dilimize yerleşen şiddet ile de mücadele edilmesinin önemine dikkat çekildi.

Kadına yönelik şiddet eylem planlarına mülteci kadınların da dahil edilmesi gereği üzerinde duruldu.

Kadın cinayetlerinin tasnifleşme meselesinin önemine dikkat çeken bir katılımcı “Hangi cinayet türü kadın cinayetidir konusunda kafalar netleşmeli, gerçekçi bir tasnif yapılmalı, bu tasnif vaka bazında müdahaleyi de kolaylaştıracaktır” dedi.

Kadına yönelik şiddet meselesini konuşurken şiddeti uygulayan kişi profili de incelenmeli, faillere eğitim verilirken şiddet eyleminin suç olduğuna dair bir farkındalık da verilmeli denildi.

Sosyal medyada bazı çevrelerin dile getirdiği gibi, 6284 nolu yasadan sonra kadına yönelik şiddetin arttığını iddia eden katılımcıya itiraz edildi ve elde edilen verilerin bunu teyit etmediği söylendi.

4*4*4 eğitim sistemimizin son 4’te yani lise seviyesinde kız çocuklarının açık öğretime yönelmesine imkan verdiğini, ardından çocukların takip edilemediğini, bu durumun kız çocuklarını eğitimden koparan ya da erken evliliğe yönlendiren bir hal alabileceği endişe ve iddiasına karşın, bunu destekleyecek bir veri olmadığı, kız çocuklarının okullaşma oranında bir azalma görülmediği belirtildi.

Aile arabuluculuğu kurumu oluşturulmasının sorunları daha kolay çözmede yardımcı olabileceği ancak şiddettin arabuluculuk konularının dışında bırakılması gereği vurgulandı. Ayrıca şiddete uğrayan kadınlara istihdamda kolaylık sağlanması önerildi.

Mağdur odaklı yaklaşımdan artık koruyucu ve önleyici safhaya geçilmiş olmasının memnuniyet verici olduğu, önleyici çalışmalara hız vererek, farkındalık oluşturmanın gereği ifade edildi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni araçlar

Kadına yönelik şiddetle mücadelede kullanılan “elekronik kelepçe” uygulaması hakkında bilgi verilerek, uygulamanın önleyici işlevinin tespit edildiği bildirildi.

Ayrıca, Mart 2018 de uygulanmaya başlayan KADES’in kolay uygulanması ve yaygın kullanım imkanı dolayısıyla kadını korumada ümit verici bir çalışma olduğu ifade edildi. Sadece kadınların cep telefonlarına indirebildiği KADES uygulaması bir butonla çalışıyor ve mağdura en yakın yerden müdahale edilmesine imkan veriyor. Her şeye rağmen şiddete muhatap olan risk altındaki kadın ve çocukların zorunlu hallerinde 10-15 gün içinde kimlikleri de değiştirilebiliyor denildi.

Kısacası kadına yönelik şiddetle mücadele hız kesmeden devam ediyor. Uygulamadan kaynaklı sorunların giderilmesi için daha yapılacak şeylerin olmasının yanı sıra uygulayıcıların hizmet içi eğitimlerle mevzuattan daha fazla haberdar edilmesi ve toplumsal dayanışmanın artırılması gerekiyor.

Ayrıca kadına yönelik şiddetin bir insanlık suçu olduğu farkındalığının oluşturulması ve zihniyet değişimini kadın lehine dönüştürmek toplumsal barış ve aile ve çocukların korunması açısından da hayati önemini koruyor.

Devletin şiddete sıfır tolerans politikası, cinsiyetinden dolayı tek bir kadının dahi şiddet görmeyeceği güne kadar sürdürülmesi kararlılığı devam ediyor.

Toplumsal bir yara sadece kamunun ilgisiyle çözülmez, toplumun tüm kesimlerini bu mücadeleye dahil etmek sorunun çözümünde elzem görünüyor.

 

Önceki Yazı

Alev Erkilet

Sonraki Yazı

Women Of the World-Dünya Kadınlar Festivali 2020’ye katıldık

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir