Bilgiyi Hayatın İçinde Görmek ve Uygulamak

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Prof. Dr. Beylü Dikeçligil

5-12 Ekim 2019

Hayat ile buluşturamadığımız bilgi bize yük kesilir. Oysa bilgi bizi taşımalı, hatta Kaf Dağına kadar uçurmalı… Çağımızda bilim paradigmasındaki yani bilim anlayışındaki derin ama sessiz değişimler bize yeni ufuklar açıyor. Bugün artık pozitivizm sadece madde bilimi için geçerli olan bir paradigmadır. Kompleks canlı sistemler bilimi paradigmasının oluşumunda büyük rol oynayan bilişsel bilimlerdeki gelişmeler ise, pozitivizmin aksine, bugün bizlere bambaşka bir gerçeklik sunuyor. Adeta insanı kendi kendisi ile yüzleştiriyor.

Beylü Dikeçligil ile iki hafta süren seminerde insanı, yani kendimizi tanıma yolunda bir-iki adım atmaya çalıştık. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz mikro sosyal etkileşim ağına olduğu kadar,  bizleri kuşatan makro oluşumlara da farklı bir pencereden baktık.

İlk hafta :  “Düşünce-Duygu-Davranış Süreci ve Sosyal Etkileşim”

İki veya daha fazla insan arasında bir alış veriş olan sosyal etkileşimi anlamak için davranışları gözlemlemek yeterli olur mu? Pozitivizmin iddia ettiği üzere davranışlar dış etkenlere göre mi biçimlenir? Yani insan edilgen bir varlık mıdır? Yoksa davranışlar, dış etkenlerin önemi gözardı edilmeksizin,  iç içe geçmiş bir düşünce-duygu süreci ile birlikte mi oluşur? Bilişsel bilimler bize özellikle yerleşik düşüncelerin davranışları biçimlendirme gücünü gösteriyor. Seminerde gündelik hayatın içinden örneklerle düşünce-duygu-davranış arasındaki iç içeliği anlamaya çalıştık.

İkinci hafta: “Ruh-Beden İkiliği ve Ruh-Nefs-Beden İç İçeliği”

Tüm biyolojik, psikolojik ve sosyolojik farklılıklarımıza rağmen insan oluşta biz tüm insanlar, ortak bir paydayı paylaşıyoruz. İnsanın doğası, etnisite, dil, din, kültür, cinsiyet, eğitim ve gelir düzeyi kısacası, insanın sahip olduğu tüm farklılıkların ötesinde değişmeyen özellikleri söz konusudur. İnsanın nasıl bir varlık olduğu meselesi, bilimsel bilgi birikimindeki gelişmelere rağmen  bilimsel olarak tam olarak aydınlatılmış bir konu değildir. Bu yüzden herkesin kabul ettiği ortak bir insan tasavvuru yoktur.  İnsanı ruh ve beden ikiliği olarak kabul eden yaygın görüş, insana dair açıklamalar derinleştikçe yetersiz kalmıştır.  Ruh-nefs-beden içiçeliği ise, insan denilen kompleks örüntüyü adeta  ilmik ilmik çözer. Bilgiyi hayat ile buluşturmak amacı ile gündelik hayat içinden örneklerle ruh, nefs ve beden arasındaki iç içeliği anlamaya çalıştık.

Önceki Yazı

Tereza Kubesova Moderatörlüğünde İngilizce Kulübü açtık!

Sonraki Yazı

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun ve Uygulanması

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir