Belçika’nın Gent İlinde Şiddetle Mücadele

Hazırlayan: Yorum yapılmamış Paylaş:

Gent İlinde Mücadele Yolları
25 Nisan 2014

Gent Belediye Başkan Yardımcısı ve Eşit Haklar Encümeni olan Rasul Tapmaz Wo/men For Women ekibi olarak bizi makamında kabul etti. Gent’teki sosyal yapı, aile içi şiddet ve kadınların durumu hakkında bilgi verdiği toplantı yaklaşık bir saat sürdü. Sayın Tapmaz, aile içi şiddet olgusunun Gent’teki oranının Belçika geneliyle aynı olduğunu anlattı. Aile içi şiddetin Belçikalı aileler arasında da yaygın olduğunu söyledi. Göç yoluyla gelen kadınların şiddete karşı nereye müracaat edeceklerini bilemediklerini, bunun için çalışmalar yapıldığını anlattı. Çeyiz sandığı projesiyle tercüman eşliğinde yabancı kökenli kadınları şiddet konusunda bilgilendirdiklerini ifade etti.

Birkaç gün önce ölümle sonuçlanan aile içi şiddet olayının meydana getirdiği infiale vurgu yaptıktan sonra, “son bir yılda Gent’te yaşanan bu yedinci ölüm vakası”, dedi. Şiddet uygulayanlara karşı verilen cezaların yetersiz olduğunu, verilen 5 yıldan az cezaların hapishaneler dolu olduğu için uygulanmadığını, böylece cezanın caydırıcılık özelliğini kaybettiğini ifade etti. Polise aile içi şiddetle ilgili özel eğitimlerin verildiğini ve eşcinsellere yönelik başlatılan SMS ile şiddet bildirme yönteminin tüm şiddet görenlere yönelik genişletmesinin planlandığını söyledi.

Ülkeye gelen yabancıların sorunlarına da değinen Tapmaz, uyum ve entegrasyon kursları, dil kursları düzenlediklerini, kadınların spor faaliyetlerine katılabilmeleri için kadınlara mahsus havuz günlerinin ayarlandığını, yabancılara ev verilmemesi dolayısıyla “Sahte Kiracı” isimli bir projeyi hayata geçirdiklerini, bu yolla tespit edilecek ev sahiplerinin cezalandırılacağını söyledi.
Sonra yaşlı kadınlar için düzenlenen programın bir bölümünü izleyerek oradan ayrıldık.


Gent Belediye Başkan Yardımcısı Resul Tapmaz’ın anlattıklarının geniş özeti:

% 60dan fazla etnik grubun yaşadığı 250 bin nüfuslu, kültür, sanat şehri olan Gent’te bugün 20 bin Türk yaşıyor. Hoşgörünün hakim olduğu bir anlayış var burda. Mesela; ben her yıl kurban bayramı kutlamaları düzenliyorum. Buradaki Müslümanların kurbanlarını rahat kesebilmesi için, geçici mezbahalar inşa ediyorum. Geçen yıl belediyede türban yasağını da kaldırdık. Artık, türbanlı memurlarımız da var. Onun dışında bundan 4-5 yıl önce başlattığımız, bazı pilot okullarda çocuklara, haftada üç saat anadilde eğitim veriyoruz. Çocuklara teneffüste ana dilinizi konuşabilirsiniz diye Türkçe serbestisi getirildi. Avrupa’da yaşayan Türkler genelde yarısı Türkçe yarısı Almanca, Fransızca karışık bir dil konuyor. Ben de gittiğim yerlerde dilin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorum. “Dilinizi unutursanız, kültürünüzü unutursunuz, dilinizi muhafaza etmelisiniz, güzel konuşmalısınız” diyorum. Ayrıca bilimsel olarak da tespit edildi; Anadiline hakim olmayan bir insan yabancı dili zor konuşuyor. Buradaki gençlerimizdeki en büyük sorun genelde ana dillerine hakim olmamaları.

Aile içi şiddetle mücadeleyle ilgili çalışan Gent’te bir sürü inisiyatifler var. Daha etkili bir çalışma yapabilelim diye bunları bir çatı altında toplamayı düşünüyoruz.

Aile içi şiddet sadece yabancılar için değil, Belçikalılar için de sorun, ancak, Türk kökenlilerde, Faslılarda maalesef kadına uygulanan şiddet biraz daha fazla. Geçen sene burada 3 kadın eşi tarafından öldürüldü, biri de intihar etti. Bunun üzerine Brüksel merkezli Turkish Daily Derneği bir eylem yaptı.

Yabancı kökenli kadınlar eşlerini şikâyet etmekte zorlanıyorlar. Bununla ilgili olarak “Çeyiz Sandığı” isimli projeyi başlattık. Bu proje kapsamında yabancı kökenli kadınların evlerine gerekirse bir tercümanla birlikte gidilip hakları anlatılıyor, şiddete uğradıklarında müracaat edecekleri yerler hakkında bilgi veriliyor.

Şimdi bizim uyum merkezimiz var. Avrupa birliğine tabi olmayan ülkelerden gelen yeni vatandaşlarımız burada uyum kursu görmek zorunda. Burada dil kursu da, oryantasyon dersi de veriliyor. Buna bağlı olarak çalışan entegrasyon merkezimiz var. Orada da sivil toplum kuruluşlarıyla beraber projeler geliştiriyoruz. Artık özellikle büyük şehirlerde siz azınlıksınız bana uymak zorundasınız politikası tutmuyor. Bu asimilasyondur, biz bunu Gent’te kaldırdık.

Belçika’nın en büyük üniversitelerinden biri Gent’te ve 70 bin öğrencisi var. 160’tan fazla etnik grup, bir o kadar farklı kültür var. Bunların hepsi şehre ayrı bir dinamizm katıyor. Farklı köken ya da farklı kültürden olabilirsin, hatta aynı ırktan ya da ülkeden olup farklı da olabilirsin o yüzden önemli olan ortak vatandaşlıktır. Yani herkes kendi kapasitesiyle kendi kültürüyle bu topluma, Gent’e nasıl katkı sağlayabilir önemli olan budur.

Şimdi bir memur görevlendireceğim, tüm departmanlarda eşit haklar konusunda eksikliklerimiz var mı, neler yapılabilir bakılacak. Eşit haklar dendiğinde sadece etnik gruplardan bahsetmiyoruz; kadın hakları, eşcinsel hakları, azınlık hakları var. Önce bunlarla ilgili sonra da bütün yaşam alanlarımızda bu çalışmayı yapacağız. Mesela; park düzenlemesi yapılıyor. Her kültürün parkı kullanma alışkanlığı başka, buna dikkat edilecek.

Çalışmanın önemli noktalarından biri de mahallelerde kendi özelliğine göre düzenlemeler yapmak. Kiminde zengin kiminde fakir çok, kiminde bir ırksal yoğunluk var. O yüzden de mahallere has planlar geliştirerek ihtiyaca ve kültürel özelliklere dönük düzenlemeler yapacağız.

Biz entegrasyondan ziyade katılımcı toplum diyoruz ama entegrasyon da çok önemli, örneğin romanlar gibi bazı gruplar var; Belçika Çingeneleri, geliyorlar iki hafta buralardaki

alanlarda kalıp gidiyorlar. Bizim böyle azınlıklarımız var ve bu çocukların yüzde 99’u okuma-yazma bilmiyor. Düşünebiliyor musunuz 21. Yüzyılda Avrupa’nın göbeğinde böyle önemli bir şehirde okuma-yazma bilmeyen çocuklar var.

Bunlara yönelik bir çalışma başlattık. Bu çocukları iki hafta içinde en azından isimlerini yazacak hale getirmek istiyoruz.

Ayrıca işsizlik sorunumuz var. Özellikle yabancılar arasında işsizlik had safhada. Eğitim konusunda daha çok yapacağımız işler var. Konut sektörüyle ilgili sorunlar var. Mesela; eğer yabancı kökenliyseniz ev bulmanız çok zor ya da yalnız yaşayan çocuklu kadınsanız ev bulanız yine zor. Yabancı kökenli Ali veya Ayşe ile dul bir kadın olan İsabel aynı ayrımcılığa uğruyor. Yalnız kadın kirayı ödeyemez, Faslılar çok baharat kullanıyor gibi abuk-sabuk mazeretleri var. Şimdi biz “Sahte Kiracılar” projesiyle Ali ya da Ayşe adıyla kişileri alana gönderip kiraya ev isteyeceğiz. Sırf bu yüzden ev vermeyenler hakkında da işlem yapacağız.

Burada yaşayan bayanların en büyük sağlık sorunu; psikolojik sorunlardır. Onunla ilgili yakında başlatacağımız çalışmayla bir grup psikoloğu evlere gönderip bayanlarla bire bir görüşmelerini sağlayacağız.

Belediyeye bağlı çalışan, vatandaşın gidip danışabileceği Aile Danışma Merkezlerimiz var. Bu kurumlarda ailevi her türlü sorun hakkında bilgi alınabiliyor. Burada çalışan bir Türk kadın da var. Buraya gelen ilk nesil içinde yaşlanıp huzur evinde kalan Türkler de var. Bunların en büyük sorunu helal gıda. Bir restoranla konuşup bu sorunu çözdük. Ayrıca huzur evinde 5 Türk kadın da çalışmaya başladı.

Gent’te bir senede, 7 kadın öldürüldü. Öldürülenlerin hepsi de Türk kadınlardı.

Kadın ölümleri üzerine polis teşkilatındaki memurlara bu gibi konularda nasıl hareket edecekleriyle ilgili bir eğitim programı başlattık. Bizde mahalle polisleri vardır, onlar vatandaşla iç içedir. Kadına yönelik şiddet konusunda daha hassas olmaları konusunda polisleri uyardık. Eşcinsellere yönelik müthiş bir şiddet var burada. Onlar için özel SMS’le şikayet sistemi geliştirdik. Şimdi o sistemi bütün ırkçılık ve ayrımcılığa karşı kullanmayı düşünüyoruz.

Onun dışında sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışıyoruz. Sığınma evleri ve kadına özel bakımlar falan var ama en önemlisi suç işleyen kişinin cezalandırılması. O konuda biraz zayıfız. Şöyle bir sorun var; adliyelerde o kadar çok yoğunluk var ki, beş yıldan az olan cezalar hapishaneler dolu diye uygulanamıyor. Bu da suça teşvik sonucu doğuruyor. Bu yüzden sırf bu dosyaları özellikle takip edip sonuçlandırabilmesi için özel bir hakim atandı.

Bazı kişiler için polise şikayet edilmesi caydırıcı olabiliyor ama bazı kişilerde bu işlemiyor. Mesela geçen yıl yaşanan ölüm olayları hep polisiye vakalardı. Kadın polise şikayet etmiş ama adam yine de gidip karısını öldürmüş.

Polisiye şikayetlerin şiddeti önlediğine dair elimizde bir istatistik yok maalesef. Şiddeti azaltacak en önemli etken eğitim ama erkekleri rehabilite edici çalışmalar da gerekli. Eğer hakim kararıyla kişinin altı ay terapi görmesine hükmedilmişse tamam ama onun dışında kimseyi mecbur kılamıyorsun. Mesela adam kumar bağımlısı, uyuşturucu bağımlısı ama çevreye zararı yok. Ona zorla bu uygulamayı göreceksin diyemiyorsun.

Türklerin buraya gelişinin 50. Yılı şerefine bir resmi tören düzenledim, 1964’de ilk gelen elli çifti, bakan ağırlamış gibi, kral ağırlamış gibi bir ağırladım. Onlara plaket verdik. Onlara bakın burası sizin der, geziler düzenlerim. Düzenli meclise davet ederim. Buraya ilk gelen kadınlarda geçmişin ezikliği var. Çalışalım, çocuk yetiştirelim, ev yapalım, tarla alalım, diye uğraşmaktan yaşamaya vakit bulamadılar. Böyle bir geçmişten geliyoruz, bunu da unutmamak lazım. Artık çok şükür, psikologlarımız, akademisyenlerimiz, iş adamlarımız var.

Önceki Yazı

Belçika’da Gent Sığınmaevi Ziyareti

Sonraki Yazı

Belçika’da Polis Eğitim Merkezi İzleme Ziyareti

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir